Bingöl ve
çevresinde Hâlidî gelenek, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin
halifelerinden Şeyh Ali Sebti’nin Çapakçur bölgesine
gelmesi ile başlamıştır. Şeyh Ali
Sebti, Çapakçur bölgesine geldikten sonra, Bingöl ve çevresinde bulunan
Melekan, Çan, Halifan gibi belli başlı medreseler
ve bu medreselerde ilmî tedrisat faaliyetinde bulunan aileler, zamanla Hâlidî-Nakşî geleneğe geçtiler. Hâlidî-Nakşî
gelenekte medrese eğitimi ile tasavvuf ve tarikat
eğitimi birlikte ele alındığından, Bingöl
medreseleri süreç içerisinde aynı zamanda tekke görevini de
yerine getirmeye başlamışlar. Şeyh Ali
Sebti ile başlayan bu süreçte, Çapakçur bölgesi adeta
bir ilim merkezi haline gelmiş, dışarıdan birçok kişi ilim amacıyla buralara
gelmiş ve bu ilim havzasından
istifade etmiştir. Medreseler, bir taraftan
talebelere, Fıkıh, Hadis, Tefsir, Kelam, Ferâiz gibi İslâmi ilimleri
okuturken, diğer taraftan toplumun hem dinî, hem de
sosyo-kültürel hayatı üzerinde etkili olmuşlardır. Bu medreselerde yetişen din adamları, İslam dininin
inanç, ibadet, ahlak ve muamelatla
ilgili prensipleri hususunda toplumu bilgilendirmiş, özellikle hukuk alanında ortaya çıkan birçok problemin çözümünde, sorunun dini esaslar çerçevesinde
halledilmesi noktasında yardımcı olmuşlardır.
Abstrac
Khâlidî tradition in Bingol and its surroundings began with the arrival
of Sheikh Ali Sebti, one of the caliphs of Mawlana Khâlid al-Baghdadî, to
Çapakçur region. After his arrival in Çapakçur region, prominent madrasas such
as Melekan, Çan and Halifan, and families engaging in scientific education
activities in these madrasas in Bingöl and its surroundings adopted Khâlidî-Naqshbandî
tradition over time. As madrasa education was provided along with mysticism and
religious order education in Khâlidî-Naqshbandî tradition, madrasas in Bingöl
also began to serve as dervish lodges at the same time. In this period starting
with Sheikh Ali Sebti, Çapakçur region became almost a scientific centre while
many people from other areas came to the region to learn science and benefited
from this knowledge reservoir. Madrasas taught students Islamic sciences such
as Fiqh, Hadith, Tafsīr, Kalam and Ferâiz on the one hand, and influenced both religious
and socio-cultural life in the society on the other hand. Religious scholars
trained in these madrasas enlightened the society on the principles of Islamic
faith, worshipping, morals and procedures, and helped to solve many problems in
the framework of religious principles, particularly in the resolution of
problems arising in the field of law.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 17 Ekim 2017 |
Kabul Tarihi | 30 Kasım 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 5 Sayı: 10 |