Batıda reform, hümanizm ve bilimsel gelişmeler etkisiyle kutsal kitabın yorumu kilisenin tekelinden çıkmaya ve ortaya çıkan yeni bilimsel eleştiri yöntemlerinin süzgecinden geçirilmeye başlanmıştı. Şüphesiz ki o dönemde ses getiren ve konuyla ilgili yapılacak daha geniş çalışmalara zemin hazırlayan eleştiri yöntemlerinden biri de tarihsellik yöntemiydi. İslam dünyasındaki tarihselciler, batıda kutsal kitaba uygulanan tarihsellik yöntemini Kur’ân’a da uygulamayı istediler. Bu yöntem, batının tarihte var olan her şeyi insanın bir ürünü kabul etmesi anlayışına dayanmaktaydı. Dolayısıyla tarihselciler, bu yöntemi Kur’ân’a uygulayabilmek için onun bir beşer-kültür ürünü olduğunu söylemek zorunda kaldılar. Kur’ân’ın bir beşer ürünü olması ise onun içerdiği hükümlerin de beşere ait hükümler gibi kusurlu-geçici olmasını gerekli kılar. Bu bağlamda tarihselciler, Kur’ân ilkelerinin esas alınarak tikel hükümlerin değiştirilmesi/güncellenmesi gerektiğini iddia ettiler. Onlar Kur’ân hükümlerinin nüzul sebeplerine bağlı olduğunu ve bu sebeplerin ortadan kalkmasıyla hükümlerin de ortadan kalktığını öne sürdüler. Tarihselcilere göre Kur’ân hükümleri, belirli bir dönemde ilgili toplumun ihtiyaçlarına uygun bir şekilde inmiştir. Ancak sosyal, siyasal ve ekonomik vb. alanlarda meydana gelen gelişmeler nedeniyle artık bu hükümler geçerliliğini ve uygunluğunu yitirmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 15 Ocak 2023 |
Kabul Tarihi | 24 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 21 |