Menderes masifinin güneyinde Ege denizini sınırlayan dağlar Likya Torosları'nın ve Anadolu yaylasının güneyinde uzanan uzun sıradağların batı ucunu teşkil ederler. Bu dağların mimarisi, anormal bir durumda üst üste gelmiş üç yapıtın sıralanmasıyle karakterize edilir. Bunlar, yukarıdan aşağıya olmak üzere :
1) bir peridotit napı,
2) çeşitli cins ve kökenli ekayların meydana getirdiği karışık bir kitle,
3) otokton bir substratumdur. Bu üç ünite, halihazırda bölgede görülen dağ silsilelerinin esas hatlarını çizen, geç oluşumlu dikey kıvrımlarla ve bir fay sistemiyle kesilmişlerdir. Otokton oluşum, detritik (olistostrom) ve Miosen yaşlı bir formasyonla örtülü bulunan ve yaşı Senomanien ile Akitanien arasında olan bir kalker çökeltisi ihtiva eder. Ekayların tümü karışık durumda olan bir teğet tektoniğin dikkat çekici bir misalini teşkil eder. Bu tektoniğin bozukluğu ve karışıklığı, otokton oluşumun basit ve yatay durumda olan yapısı ile ve üstteki peridotit napının düzgünlüğü ve devamlılığıyla bir tezat teşkil eder. Metamorfik, volkanik veya tortul kayaç ekayları peridotitlerin altındaki kaotik oluşum içinde, birbirlerini kısmen örten kiremitler gibi sıralanırlar. Bu ekaylar, her biri ayrı paleocoğrafik kökenden gelen, bilinmeyen metamorfik bir tabandan kopmuş kristalofilien kayaçların yongaları, Radyolarit ihtiva eden mikrolitik ve doleritik diyabaz kitleleri ve birbirinden ayrı, fosilli dört stratigrafik serinin çeşitli büyüklükteki parçaları tarafından meydana getirilmiştir. Yukarıda bahsi geçen fosilli dört stratigrafik seriden birincisi, organik ve detritik fasiyese sahip olup, Karbonifer ile Trias arasında yer alır. Bir diğeri ise volkanik ve detritik arakatkılı, Permien yaşlı kalkerler, Triastan Senomaniene kadar giden kalker ve dolomiler ve yaşı muhtemelen Senonienden Paleosene kadar uzanan bir oluşumdan meydana gelmiştir. Üçüncü stratigrafik seriyi ise yalnız Trias yaşh dolomiler temsil eder. Nihayet dördüncü seri Üst Kretasede ve Nummulitiğin alt seviyelerinde kalker olup, Eosende detritik bir karakter gösterir. Peridotit napının ve çeşitli allokton formasyonların kökenlerinin güneyden ziyade kuzeyde, Menderes'e doğru aranması gerekir kanaati hâsıl olmuştur. Fakat bu başlangıç mahalli halen tamamen meçhuldür. Teke yarımadası (Likya) bölgesinde rastlanan fasiyesleri ve stratigrafik serileri Toroslar'ın çok daha doğuda bulunan kısımlarındakilerle mukayese etmek mümkündür. Fakat bu seri ve fasiyesler Hellenitlerde rastlanandan farklı görünmektedir. Başlıca teğet hareketlerin muhakkak Burdigalienden sonra başladığı ve muhtemelen Üst Miosen yaşında olduğu görülmektedir. O halde bu hareketler, Girit'te, Rodos'ta, yahut Antalya doğusundaki Toroslar'da rastlanan Oligosen, öncesi şariyajların-oluşumdan- sonra başlamıştır. Likya Torosları geç bir orojenez fazına uğramıştır ; bu dış Hellenitlerin bir karakteridir. Ayrıca Likya Torosları, iç zonlar gibi, bir kısım epizonal metamorfizmaya uğramış (Karabörtlen civarı) büyük stilli şariyaj naplarına maruz kalmıştır. Likya Torosları, Hellenit fasiyesinden daha ziyade Toros fasiyesi ihtiva etmelerine rağmen, bazı iç ve dış Hellenit zonları özelliğini de göstermektedir. Halihazırda, eldeki bilgilere dayanarak, yatay olarak, Yunanistan'da ve Küçük Asya'daki tanınmış zonları bir sıra boyunca uzanmak ve mukayese yapmak pek emin sonuçlar vermeyecektir.
Les montagnes qui bordent la mer Egee au Sud du massif de Menderes representent l'extremite occidentale du Taurus de Lycie et de la longue chaine qui horde le Sud du plateau anatolien.
Leur architecture est caracterisee par l'empilement de trois ensembles structuraux anormalement superposes, soit, de haut en bas :
1) une nappe de peridotites,
2) une masse complete d'ecailles de nature et d'origine diverses,
3) un substratum autochtone. Ces trois unites sont recoupees par un sytteme de failles et de flexures verticales tardives, responsables de l'essentiel des traits orographiques actuels. L'autochtone comporte une barre calcaire d'age compris entre le Cenomanien et l'Aquitanien, surmontee d'une formation detritique (olistostrome) d'age miocene. Le complexe d'ecailles fournit un exemple remarquable de tectonique tangentielle chaotique dont les complications et le desordre contrastent a la fois avec la simplicite des structures tabulaires de l'autochtone et avec la regularite et la continuite de la nappe des peridotites sus-jacentes. Des ecailles de roches metamorphiques, eruptives et sedimentaires s'imbriquent dans le complexe chaotique sous-jacent aux peridotites : copeaux de terrains cristallophylliens arraches a un socle metamorphique inconnu, masses de diabases doleritiques et microlitiques accompagnees de radiolarites, lambeaux de dimensions diverses, appartenant a quatre series stratigraphiques fossiliferes distinctes, chacune d'origine paleogeographique differente. L'une d'elles est comprise entre le Carbonifere et le Trias, avec des fades organo-detritiques; une autre est constitute de calcaires d'age permien intercales d'une serie volcano-detritique, puis de calcaires et de dolomies allant du Trias au Cenomanien; elle se termine par un olistostrome dont l'age s'echelonne vraisemblablement entre le Senonien et le Paleocene; une troisieme est faite uniquement de dolomies d'age triasique; la derniere enfin est calcaire au sommet du Cretace et a la base du Nummulitique, puis detritique a l'Eocene. La partie d'origine de la nappe des peridotites et des diverses formations allochtones, qui semble devoir etre recherchee plutot au Nord et vers le Menderes, qu'au Sud, est encore totalement inconnue. Des series stratigraphiques et des facies comparables se retrouvent a la fois en Lycie et dans des zones du Taurus situees plus a l'Est, mais semblent etre differents de ceux des Hellenides. Les mouvements tangentiels majeurs se sont certainement produits apres le Burdigalien et datent probablement du Miocene superieur; ils sont done posterieurs aux charriages ante-oligocenes connus en Crete, a Rhodes ou bien dans le Taurus a l'Est d'Antalya.
L'orogenese tardive, caracteristique des zones les plus externes des Hellenides, confere une reelle originalite au Taurus lycien, qui est en position relativement interne, dans le domaine atteint par des nappes de charriage de grand style et proche du metamorphisme. Les singularity du Taurus lycien, bien qu'ils possedent des facies et des series plutot tauriques, montrent les particularity des zones helleniques a la fois internes et externes. Les zones reconnues en Grece et en Asie Mineure montrent les difficultes du prolongement lateral sur une transversale particuliere de la chaine.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mühendislik |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 1968 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1968 Cilt: 71 Sayı: 71 |
Copyright and Licence
The Bulletin of Mineral Research and Exploration keeps the Law on Intellectual and Artistic Works No: 5846. The Bulletin of Mineral Research and Exploration publishes the articles under the terms of “Creatice Common Attribution-NonCommercial-NoDerivs (CC-BY-NC-ND 4.0)” licence which allows to others to download your works and share them with others as long as they credit you, but they can’t change them in any way or use them commercially.
For further details;
https://creativecommons.org/licenses/?lang=en