In the Ottoman Empire, the continuous expansion of administrative boundaries due to conquests paved the way for the establishment of new provinces, sanjaks, and kazas. Although the responsibilities and jurisdictions of the administrators of these units varied slightly depending on the region, they were generally conducted within a standardized framework. The kazas, administered by qadis, were equivalent to today’s districts governed by sub-governors. Under Ottoman rule, kazas were significant settlements aimed at maintaining central authority and ensuring the welfare of the population. Qadis carried out judicial, administrative, and sometimes military duties in these regions. They were officials who received education in madrasas and were appointed by the state. In kazas, qadis not only served as judicial authorities but also acted as law enforcement officers, supervisors of waqfs, and overseers of municipal and public order officials. Qadis were prohibited from engaging in trade, accepting gifts, or adopting lifestyles that could undermine justice. The public could present their grievances to the qadis and, if necessary, appeal to the Imperial Council (Divan-ı Hümayun). At the end of their tenure, inspections were conducted to examine any issues that might lead to their dismissal. When qadis were reassigned to another location, they were subject to the Mülâzemet system. Complaints against qadis were investigated by officials appointed from the central administration. Qadis could be dismissed at the end of their term or under specific circumstances. This study examines the role and functioning of the qadi institution within the Ottoman provincial administration, focusing particularly on the Mülâzemet registers kept during their appointments.
Osmanlı Devleti'nde idari sınırların, fetihlere bağlı olarak sürekli genişlemesi yeni eyaletlerin, sancakların ve kazaların tesis edilmesine zemin hazırlamıştır. İdari birimlerin yöneticileri ve görev alanları bölgelerine göre bazı farklılıklar gösterse de aşağı yukarı ortak bir düzende yürütülmekteydi. Osmanlılarda kadıların idaresinde olan kazalar, günümüzde kaymakamların idaresinde olan ilçelere denk gelmekteydi. Kazalar, Osmanlı yönetimi altında merkezi otoriteyi koruyarak halkın refahını sağlamak için önemli bir yerleşim yeriydi. Kadılar, bu bölgelerde adli, idari ve bazen askeri görevler üstleniyordu. Kadılar, medrese eğitimi almış ve atamaları devlet tarafından yapılan görevlilerdi. Kadılar, kazalarda sadece yargı mercii değil aynı zamanda asayiş amiri, vakıfların denetçisi, belediye ve zabıta görevlilerinin de amiri konumundaydı. Kadılar; ticaret yapamaz, hediye kabul edemez ve adalete gölge düşürmemek için de yaşam tarzlarına özen göstermek zorundaydılar. Halk, şikâyetlerini kadılara iletebilir ve gerektiğinde Divan-ı Hümayuna başvurabilirdi. Kadıların görev süreleri sonunda yapılan denetimlerde, görevden alınmalarına neden olabilecek durumlar incelenirdi. Kadılar bir yerden başka bir yere ataması yapıldığında Mülâzemet sistemine tabi tutulurlardı. Osmanlı'da kadılarla ilgili şikâyetleri araştırmak için, merkezden görevlendirilen kişilerce incelemeler yapılırdı. Kadıların görev süreleri sona erdiğinde veya belirli koşullarda, görevden alınmaları mümkün olabilirdi. Bu çalışmada, kadılık müessesesinin Osmanlı taşra teşkilatındaki yeri, işleyişi ve tayinlerinde tutulan Mülâzemet defterleri incelenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tarih Sosyolojisi , Klasik Dönem Arkeolojisi, Osmanlı Arkeolojisi |
Bölüm | Derlemeler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 29 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 9 Kasım 2024 |
Kabul Tarihi | 22 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 2 Sayı: 2 |
Bu dergide yer alan içerikler Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.