Edebiyat dünyası, edebiyatın doğası ve amacı hakkındaki tartışmalarla uzun zamandır kutuplaşmış durumdadır. Dolayısıyla kaçınılmaz olarak şu soru ortaya çıkmaktadır: “Edebiyat hangi yüksek amaç için vardır?” Sanat toplum içindir savunucuları, edebiyatın toplumsal olarak biçimlendirici işlevini vurgularken sanat sanat içindir savunucuları, sanatın veya daha spesifik olarak edebiyatın herhangi bir toplumsal amaca hizmet etmesi gerekmediğini ve kendi gerçekliğini yaratması gerektiğini savunur. Edebiyatın doğası ve amacı hakkındaki ikilik, modernizm çağında daha da artmış ve edebiyatta bağlılık ve özerklik tartışmasına evrilmiştir. Edebiyat ve bağlılık konusu, özellikle 20. yüzyılın önemli düşünürleri ve yazarları tarafından farklı bakış açılarından ele alınmıştır. Virginia Woolf, Theodor Adorno, Jean-Paul Sartre ve Italo Calvino gibi yazarlar edebiyat ve toplum arasındaki ilişkiyi, edebiyatın toplumsal rolünü ve sanatın özerkliğini tartışmışlardır. Her biri edebiyatın konumunu ve sanatçıların bağlılıklarının sınırlarını farklı şekillerde incelemiş ve dönemin sosyal ve politik şartlarına göre farklı duruşlar sergilemiştir. Bu makalenin amacı, Virginia Woolf, Jean Paul Sartre, Theodor Adorno ve Italo Calvino’nun birtakım eserlerinden hareketle, bağlılık ve özerklik kavramlarını incelemek ve her yazarın bağlılık ve özerklik kavramlarına ilişkin görüş ve kaygılarını ortaya koymaya çalışmaktır.
The literary world has long been polarized by the debates concerning the very nature and purpose of literature. The question inevitably arises: “For what higher purpose does literature possibly exist?” The proponents of art for society’s sake emphasize the socially formative function of literature, while those in defence of art for art’s sake argue that art or, more specifically, literature does not need to serve any social purpose and should create its own reality. The dichotomy over the nature and purpose of literature is even heightened in the age of modernism and is further expanded to the discussion of commitment and autonomy in literature. The subject of literature and commitment has been addressed from different perspectives, especially by the important thinkers and writers of the 20th century. Figures such as Virginia Woolf, Theodor Adorno, Jean-Paul Sartre, and Italo Calvino discussed the relationship between literature and society, the social roles of literature, and the freedom of art. Each defined the position of literature and the limits of artists’ commitments differently and adopted different stances according to the social and political conditions of the period. This paper examines the concepts of commitment and autonomy within the several works of Virginia Woolf, Jean-Paul Sartre, Theodor Adorno, and Italo Calvino and attempts to illustrate the views and concerns of each writer on the concepts of commitment and autonomy.
| Birincil Dil | İngilizce | 
|---|---|
| Konular | İngiliz ve İrlanda Dili, Edebiyatı ve Kültürü | 
| Bölüm | Araştırma Makaleleri | 
| Yazarlar | |
| Erken Görünüm Tarihi | 28 Nisan 2025 | 
| Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2025 | 
| Gönderilme Tarihi | 7 Kasım 2024 | 
| Kabul Tarihi | 15 Nisan 2025 | 
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 29 |