This article examines the relationship between secularism and literary criticism. When viewed from the perspective of academic and literary traditions in the West, it is easy to see that secularism, which has left almost no area untouched by its dominance, continues to maintain the same dominant attitude when it comes to literary criticism. This situation leads to the interpretation of works, especially when it concerns the subject of faith, sterilization and even incomprehension of universe of meaning of a literary work. Furthermore, the problems, misconceptions and limitations within secularism also show that this structure of thought needs to be enriched by including religious and spiritual criticism.
Bu makale, sekülerizm ve edebi eleştiri arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Batı’daki akademik ve edebi gelenekler açısından bakıldığında, hemen hemen hiçbir alanı etkisi dışında bırakmayan sekülerizmin, edebi eleştiri söz konusu olduğunda da aynı baskın tavrı sürdürmeye devam ettiği kolayca görülmektedir. Bu durum, özellikle inanç konusunu ele alan eserlerin yorumlanmasında, edebi bir eserin anlam evreninin sterilize edilmesine ve hatta anlaşılmaz hale gelmesine yol açmaktadır. Ayrıca, sekülerizmin kendi içindeki sorunlar, yanlış anlamalar ve sınırlamalar, bu düşünce yapısının dini ve manevi eleştiriyi içerecek şekilde zenginleştirilmesi gerektiğini de göstermektedir.
| Birincil Dil | İngilizce | 
|---|---|
| Konular | İngiliz ve İrlanda Dili, Edebiyatı ve Kültürü | 
| Bölüm | Araştırma Makaleleri | 
| Yazarlar | |
| Erken Görünüm Tarihi | 28 Nisan 2025 | 
| Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2025 | 
| Gönderilme Tarihi | 8 Kasım 2024 | 
| Kabul Tarihi | 26 Nisan 2025 | 
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 29 |