İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra özellikle eski sömürge ülkelerinden gelen göç dalgaları, Londra gibi şehirleri önemli ölçüde dönüştürdü. Bu dönüşüm, çeşitli kimliklerle işaretlenmiş çok kültürlü bir manzarayla sonuçlandı. Göçmen topluluklar, ırk, din ve renge dayalı ayrımcılık da dâhil olmak üzere çok sayıda zorlukla karşı karşıya kaldı. Yeni bir kültürel ortama uyum sağlamak, kimlik krizleri ve Melezlik ve çok kültürlülük kavramları gibi karmaşık sorunlara da yol açtı. Zadie Smith'in Güzelliğe Dair (2005) adlı eserinde, karakterlerin melezleşmesi; entegrasyon, baskı ve "arada" olma hissinin deneyimlerinden doğal olarak ortaya çıkar. Bu deneyimler, miras aldıkları değerler ile ev sahibi ülkenin ayrımcı tutumları arasındaki gerilimi vurgular. Bu çalışma, çok kültürlü toplumlarda kimlik oluşumunu etkileyen faktörleri araştırmaktadır. Irklar, cinsiyetler, sınıflar ve nesiller arasındaki yanlış iletişimin hayatı nasıl zorlaştırdığını gösterecektir. Bu kopukluk, gençleri rol modelsiz bırakarak, onları, kimliklerini, köklerini ve toplumdaki yerlerini aramaya yönlendirmektedir. Sonuç olarak, insanların hayatlarındaki kaos, yaşanmış deneyimleri ile hakim ideolojiler arasındaki boşluktan kaynaklanmaktadır. Bu çalışma, sömürgeleştirilenlerin deneyimlediği taklit sorunlarına ve sömürgecileri tarafından kendilerine dayatılan kültürel aşağılığa odaklanır. Çalışma ayrıca sömürgecilerin göçmenlerin kültürünü ve kimliğini nasıl çarpıttığını inceler ve bu da onların kökleri ve benlik duygusu hakkında bozuk bir anlayışa yol açar.
The waves of immigration that surged after World War II, particularly from formerly colonized countries, have significantly transformed cities like London. This transformation has resulted in a multicultural landscape marked by diverse identities. Immigrant communities faced numerous challenges, including discrimination based on race, religion, and color. Adapting to a new cultural setting has also led to complex issues such as integration, identity crises, and the concepts of hybridity and multiculturalism. In Zadie Smith's On Beauty (2005), the hybridization of characters arises naturally from their experiences of integration, oppression, and a sense of being "in-between." These experiences highlight the tension between their inherited values and the discriminatory attitudes of the host country. The study explores the factors that influence identity formation within multicultural societies. It will demonstrate how miscommunication across races, genders, classes, and generations complicates life. This disconnection leaves young people without role models, prompting them to seek their identities, roots, and place in society. Ultimately, the chaos in people's lives stems from the gap between their lived experiences and prevailing ideologies. The study focuses on the issues of mimicry experienced by the colonized and the cultural inferiority imposed upon them by their colonizers. The study also examines how the colonizers distort the culture and identity of immigrants, which leads to a corrupt understanding of their roots and sense of self.
Integration Identity Hybridity Multiculturalism In-Betweenness
| Birincil Dil | İngilizce | 
|---|---|
| Konular | İngiliz ve İrlanda Dili, Edebiyatı ve Kültürü | 
| Bölüm | Araştırma Makaleleri | 
| Yazarlar | |
| Erken Görünüm Tarihi | 28 Nisan 2025 | 
| Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2025 | 
| Gönderilme Tarihi | 5 Şubat 2025 | 
| Kabul Tarihi | 11 Nisan 2025 | 
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 29 |