Bugünkü Çanakkale’nin temeli Kal’a-i Sultâniyye’nin inşasıyla
atılmış, kale ile birlikte yerleşimde başlamıştır. Zamanla gelişen kentte
ihtiyaçlar doğrultusunda camiler inşa edilmiştir. Resmi kayıtlara göre
merkezde yaklaşık onbir cami ve mescidin yer aldığı görülürken bunların
yedisi günümüze ulaşabilmiştir. Yedi caminin beşi Osmanlı’nın son
dönemlerinde inşa edilmiştir. Bu camilerin, sahilden içeriye doğru, Sarı
Çay’a paralel olarak belirli bir güzergâhta sıralandıkları görülür.
Camiler, plan ve kütle tasarımı ile süsleme özellikleri bakımından
genelde sade bir özelik gösteririler. Genellikle kare veya kareye yakın
dörtgen planlı olup kırma çatılıdırlar ve tek şerefeli birer minareye
sahiptirler. Kurşunlu Camii tek kubbeli örtüsü ile diğerlerinden ayrılır.
Kale içinde yer alan Abdülaziz Mescidi minaresiz tek örneği teşkil eder.
Son cemaat yerleri yoktur. Hemen hepsi moloz taşla inşa edilen camilerin
köşeleri ile kapı ve pencere kenarlarında kesme taş kullanılmıştır.
Bazılarının kemer alınlıkları ile saçaklarında tuğlaya da yer verilmiştir.
Minarelerin tamamı ise kesme taştır. Bazı camilerde görülen tuğla kemerli
alınlıklar, vurgulanan kemer kilit taşları dış cephelerdeki nadir süsleme
unsurlarıdır. Yenilenen iç mekânların çoğu özgünlüğünü kaybetmiştir.
Bununla birlikte, Kurşunlu Camii mihrap, minber ve mahfil, Tıflı Camii
ise tavan göbeği süslemeleriyle dikkati çeker. Söz konusu süslemeler
ampir ve barok üslubuyla dönemin genel özelliklerini yansıtırlar. Kesme
taş yapısıyla dikkat çeken minarelerden bazıları da pabuçluk ve şerefe altı
uygulamalarıyla dönemin özelliklerini gösterirler. Bunlar arasında Tıflı
Camii minaresi özgün süslemeleriyle de dikkati çeker.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 15 Sayı: 23 |