Soğuk Savaş döneminin sonları ile birlikte askerî güç odaklı güvenlik anlayışı daha fazla sorgulanmaya başlanmış ve özellikle güvenliğin politik, ekonomik, insani, toplumsal ve çevresel boyutları ön plana çıkmaya başlamıştır. Bu süreç içerisinde AGİT bünyesinde de güvenlik konusu, birbirinden soyutlanamayan; askeri-politik, ekonomik –çevresel ve insani olmak üzere üç boyutta ele alınmaktadır. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT)’nın bu entegre güvenlik yapısı anlayışı içerisinde azınlıklar konusu ise, güvenliğin insani boyutu kapsamında değerlendirilmekte, uluslararası barış ve güvenliğin temel bileşenlerinden birisi olarak kabul edilmektedir. AGİT tarafından önceleri yalnızca, insan haklarının korunması kapsamında ele alınan azınlıklar konusu, 1990’ların başı ile birlikte ilk kez etnik, kültürel, dilsel ve dinsel kimliğin korunması ve muhafazası ile ilişkilendirilmiştir. Azınlık hakları ve azınlıkların dillerinin, kültürlerinin ve kimliklerinin korunması öncelikle güvenliğin “insani boyutu” kapsamında olmak üzere AGİT bünyesindeki birçok konferans, toplantı ve belgede kendisine yer bulmuştur. Güvenliğin İnsani Boyutu kapsamında; Viyana Zirvesi Sonuç Belgesi (1989), Kopenhag Toplantısı Belgesi (1990) ve 1992 Helsinki Zirvesi Sonuç Belgesi azınlıklar ve azınlıklara tanınabilecek haklara ilişkin başlıca dokümanlardır. Özellikle 1992 Helsinki Zirvesi’nde alınan karar gereği oluşturulan Ulusal Azınlıklar Yüksek Komiserliği (UAYK) ile etnik azınlıklardan kaynaklı güvenlik sorunlarının çatışmaya dönüşmeden önlenmesi hedeflenmiştir. UAYK özellikle eski Doğu Bloğu ülkelerinde aktif olarak faaliyet göstermiş, azınlıklar ile ilgili sorunlara yapıcı çözümler getirmeye çalışmıştır. AGİT belgeleri ile UAYK faaliyetlerinde ele alınan azınlıklarla ilgili sorunların en önemlilerinden birini ise dilsel haklar oluşturmuştur. Azınlık dillerinde eğitim ve öğretim, medyada, kamusal alanlarda, özel adlarda azınlık dillerinin kullanımı azınlıklar ile azınlıkların yaşadığı devlet arasında sürekli bir gerilim nedeni olagelmiştir. AGİT’in azınlık dil politikası kapsamında; devletlerin iki ya da çok dilli politikalar izlemesi önerilmiş, aynı zamanda resmî dil/ devlet dili korunmuştur. Azınlıkların kendi kimliklerini ve dillerini muhafaza etmeye ve öğrenmeye devam ederken toplumla bütünleşmeleri ve farklı grupların entegrasyonu açısından ise dilin etkili bir araç olduğu ve devlet dili/dillerinin öğretilmesinin toplumsal birliktelik açısından gerekliliği AGİT belgelerinde özellikle vurgulanmıştır. UAYK tavsiyelerinde de aynı husus vurgulanmış, farklılıkların korunması (azınlık dilinin yaşamın her alanında kullanılabilmesi ) ile toplumsal uyum ve birliktelik (devlet dilinin öğrenilmesi) arasında dengenin kurulmasının uzun süreli barış ve güvenlik için önemine işaret edilmiştir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 15 Sayı: 23 |