Gelibolu Yarımadası’nda yer alan Seddülbahir ve Arıburnu, Anafartalar, Suvla merkezli yürütülen muharebelerde, sıcak harp kadar, hastane hizmetleri gibi pek çok sağlık hizmetinin nasıl yürütüldüğünün bilinmesinin gerekliliği ortadadır. Birinci Dünya Savaşı cepheleri içerisinde Çanakkale Cephesi’nden kısa süren ve büyük kazanlar elde edilen cephe olması arzu edildi. İtilafların beklentileri, savaşın daha fazla uzamasından ve daha fazla kayıptan başka bir getirisi olmadı. Türklük için bu sonuç büyük bir yeniden dirilme idi ancak bu eşsiz zaferin bedeli de ağır oldu. Muharebelerinin çok uzun sürmesi nedeniyle şehit sayısı gibi yaralananlar da o nispette çok idi. Yaralanmaların yanında bitlenme, sıtma, kolera, dizanteri, para tifo, tifüs, sarılık, iltihap, iskorbüt v.b. problemler de her an mevcuttu. Savaş ortamından dolayı uykusuzluk, bitkinlik, düzensiz nabız atışları, sağırlık, halsizlik gibi normal kabul edilen durumlar da her an mevcuttu. Yine de her şeye rağmen titizlikle temizlik kurallarına uyulmaya çalışıldı. Türk Sağlık Teşkilatı, dar bir sahada sıkışık vaziyette bulunan bir orduya, önemli bulaşıcı bir hastalık çıkmasına meydan vermemiştir. Dokuz ay süreçle 110.220 yaralı, 70.939 hasta ve hava değişimine ihtiyacı olanları menzil vatan ve Kızılay hastanelerine sevk etmiştir. Hastanelerde bu süreçte 48.268 hasta, 22.619 yaralı tedavi edilmiş; hastalar arasında %11.6, yaralılar arasından %2.7 şehit olmak suretiyle tedavilerinde başarı sağlanmıştır. 5. Ordu’nun hastanelerinin ağırlık merkezi İstanbul’daydı. Hasta ve yaralıların sürekli İstanbul’a tahliyesi sebebiyle, İstanbul hastaneleri tamamen dolduğu zamanlarda şehrin muhtelif yerlerinde Ordu ve Kızılay yardımı ile –Balkan savaşlarında olduğu gibi– resmi ve özel okul, resmi kurum ve binalar hastane haline sokulmuştur. Öğrencileri cephelere sevk edilen Gülhane ile Tıp Fakültesi, eğitim çalışma-larını kısarak birer yardımcı harp hastanesi olmuşlardır. Tüm Doğu Trakya’ya ilave olarak İzmit, Eskişehir ve Konya’ya kadar uzanan yurt içi sağlık kurullarıyla birlikte, İstanbul Komutanlığı Başhekimliği’ne bağlı olarak faaliyet yürütülmüştür. Yaralı ve hasta naklinde, tezkerelerden başlayarak her türlü kara ve deniz araçlarından azami derecede yararlanılmıştır. İstihlak-i Milli Kadınlar Cemiyeti, Kızılay Cemiyeti, Türk Ocakları Cemiyeti ve Donanma Cemiyetleri gibi hayır kurumları gönüllüleri; gayrimüslim vatandaşlardan rahibe öğretmenler ve rahibe hastabakıcılar çalışmışlardır. Ayrıca askeri ve sivil üst düzey şahısların eşleri de gönüllü hastabakıcılık yapmışlardır. Çanakkale gibi zorluklar ve sıkıntıların çok yoğun yaşandığı bir cephede ve çevresindeki hastanelerde; ağır ve nazik bir hizmeti, büyük bir dirayetle yürütmüş olan Türk ve gayrimüslim doktorları; bu savaşın, adsız ve iddiasız kahramanlarını, yeni nesillere aktarmak ve en azından sağlık hizmeti veren kurumlara onların adlarını vererek ebediyete göçmüş bu insanları ölümsüzleştirerek hatırda kalmasını sağlamak da bilimsel davranış metodunun vazgeçilmez bir gereğidir. Sonuç olarak bu çalışma basit bir deneme niteliğindedir. Pek çok birinci derece malzemeye rağmen eldeki malzemenin kifayetsizliği nedeni ile pek çok yönden eksiklik arz etmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ağustos 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Cilt: 10 Sayı: 10-11 |