XIX. yüzyılın ilk çeyreği Osmanlı Devleti’nin yönünün Nizâm-ı Kadîm’den (Eski Düzen), Nizâm-ı Cedîd’e (Yeni Düzen) çevrilmeye çalışıldığı bir değişim ve dönüşüm sürecidir. İlk defa Köprülü Fazıl Ahmed Paşa’nın sadareti esnasında gayrimüslim halkın durumunun iyileştirilmesiyle ilgili yapılmak istenilenleri tanımlamak üzere zikredilen Nizâm-ı Cedîd kavramı, III. Selim’in devrinde başlangıçta daha ziyade askerî alanlarda yoğunlaşan ancak muhtemelen zamanla diğer alanlara da teşmil edilmesi öngörülen Avrupa/Fransa odaklı reform programının (1792–1807) ismi olacaktır. Islahat hareketlerine girişen seleflerinden farklı olarak yüzünü Batı’ya çeviren III. Selim’i benzerlerinden ayıran bir diğer husûs ise reform planlarını gerçekleştirmek için mevcut yönetim kadrosuna alternatif yeni bir ekip kurmasıdır. Söz konusu ekip, kaynak eser müelliflerinin zihniyetine göre ya “gâvurlara” ya da Kemal Beydilli’nin çalışmalarında ortaya koyduğu üzere “mukabele-i bilmisl” ilkesine göre hareket eden müceddidlere benzetilmiştir. Bu çalışmada devrin Vakanüvisi Mütercim Asım Efendi ve Topkapı Sarayı Arşivi’nde bulduğumuz belgelerin ışığında Atabegân-ı Saltanat’ın şimdiye kadar dile getirilmemiş olan farklı bir husûsiyeti olarak Heterodoksluk/ zındıklıkla suçlanmalarına sebep olan itikatları üzerinde durulacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Ekim 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 16 Sayı: 25 |