İstanbul’daki Topkapı Sarayı; Fatih namıyla anılan Sultan II. Mehmet tarafından M.1458 – 1478 yılları arasında Sarayburnu mevkisinde yaptırılmıştır. Bir sur ile çevrili olan ve arka arkaya sıralanmış avlulardan oluşan bu saray, II. Mehmet’ten sonra gelen Osmanlı hükümdarlarının yaptırdıkları bölümler ve köşklerle son şeklini almıştır. Bunlar arasında Sultan III. Ahmet’in yaptırdığı bölümler de yer alır. Osmanlı tarihinde III. Ahmet dönemi (M.1703-1730) “Lâle Devri” adıyla ünlenmiştir. Onun, sarayın harem bölümünde yaptırdığı Yemiş Odası ile Enderun Meydanı denilen III. Avluda yaptırdığı kütüphane, Lâle Devri üslubunu yansıtan eserlerin başında gelirler. Kütüphane, Enderun meydanındaki Havuzlu köşkün yerine M.1719 yılında yaptırılmıştır. Mimarının şehremini Beşir Ağa olduğu ileri sürülmüştür. Bir bodrum kat üzerine sofalı ve üç eyvanlı planda inşa edilen kütüphanenin giriş cephesinde merdivenle çıkılan bir revak bulunur. Dış cepheleri tamamen mermerle kaplı olan yapının iç duvarları zengin çinilerle kaplıdır. Sofa kubbesi ile eyvanların tonoz yüzeylerinde ise çok zengin alçı bezeme dikkati çeker. Yapının çini bezemeleri hakkında yayınlar bulunmakla birlikte; alçı bezemeleri üzerinde yeterince araştırma yapılmamıştır. Bu nedenle hazırladığımız makale 2015 ve 2018 yıllarındaki araştırmalarımıza dayanmaktadır. Kütüphanenin günümüze kadar geçirdiği restorasyonlara rağmen özgün niteliğini koruduğu anlaşılan alçı bezemede özellikle natürmort kabartmalar göz alıcıdır. Osmanlı devri Türk sanatında malakârî olarak tanımlanan alçak kabartma alçı tezyinatın önce Edirne’de ortaya çıktığı, 18. yüzyılın başlarından itibaren İstanbul ve diğer merkezlere yayıldığı görüşü hâkimdir. Fakat bu görüş tartışmaya açıktır. III. Ahmet Kütüphanesi’ndeki alçı bezemede; desenlerin çoğu, malakârînin aksine yüksek kabartma olarak yapılarak üzerleri kalem işi tarzında boyanmıştır. Alçak kabartma bezemeler ise malakârî tekniğinde yapılmışlardır. Bu düzenlemenin özgün olduğunu düşünüyoruz. Ancak burada üzerinde durulması gereken husus bezemede uygulanan malzeme ve tekniktir. Çoğu araştırma ve yayında alçı süsleme, malakârî işçilik gibi yuvarlak ifadelerle geçiştirilen süsleme tekniği yakından incelendiğinde, basit alçı malzeme ve malakârî tekniğin ötesinde bir durumla karşılaşılmaktadır. Bu ayrıntının ancak restorasyon aşamalarında sıva raspası ve malzeme analizleri sırasında fark edilebildiğini de vurgulamak gerekiyor. Restorasyon aşamasında yakından görme imkanı bulduğumuz, kubbe ve tonozları kaplayan alçının içerisinde, dayanıklılığı artırıcı keten liflerinin bulunduğu dikkati çekmektedir. Bu ayrıntı, yapıdaki alçı bezemenin Batılıların “stuc/ stucco” adını verdikleri işçiliğe benzediğini göstermektedir. Ayrıca yüksek kabartmanın aplikasyonu için tonoz ve kubbe yüzeyine çivi ve kabaralar çakıldığı görülmüştür
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 17 Sayı: 26 |