20. yüzyılda İran-Türkiye ilişkilerinin temelindeki karşılıklı rekabet ve güvensizlik iki devletin tarihi birikimi ile özetlenemeyecek kadar girift bir hal almıştır. I. Dünya Savaşı sonrası sınırlar üzerinden tehdit oluşturmak bölgesel politikanın bir aracı haline gelmiştir. Osmanlı Devleti’nin çöküşü ile İran-Türkiye sınırlarında güvensizlik atmosferi belirginleşmiştir. Bu çalışma, bölge dışı aktörlerin müdahalelerinin Türkiye-İran ilişkilerini ve taraflar arasında sınır güvenliğini etkilediği iddiasındadır. Osmanlı Devleti’nin zayıflamasıyla, İngiltere ve Rusya, İran ve Osmanlı Devleti arasındaki sınır meselelerine İstanbul Protokolü ile dahil olmuştur. Benzer müdahaleler, I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Musul Meselesi, Şeyh Sait İsyanı gibi sorunlarda da görülmüştür. İranTürkiye sınır bölgelerinde yaşayan farklı gruplar bu rekabet ve değişim sürecinde silah ve yardım bulmakta zorluk yaşamamış, bu durum bölgesel güvensizliğin sürekliliğine sebep olmuştur. 1930’lu yıllarda dünyadaki şartlar görünürde İranTürkiye ilişkilerinin nispeten yoluna girmesini sağlamışsa da İran-Türkiye arasında yaşanan sınır problemleri uluslararası gerilimlerin tırmandığı dönemlerde ön plana çıkmıştır. Bu çalışmanın amacı, 20. yüzyılda bölgesel güvenliğe etki eden ve bu yüzyılın sonlarında Türkiye sınırlarını saran terörizm tehdidinin alt yapısını ortaya koymak ve Türkiye’nin komşularıyla yaşadığı sınır sorunlarının uluslararası bir politika aracı olarak bu süreçteki gelişimini açıklamaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Temmuz 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 18 Sayı: 28 |