Postmodern düşüncenin en fazla önemsediği olgulardan biri
dildir. Postmodernler, yaşamı ve özneleri, dilin bir ürünü olarak
değerlendirirler. Onlar, dilden önce beden diye bir şeyin dahi olduğuna
inanmazlar. Çalışmamızda, postmodernizmin önemli kuramcılarının dile
yükledikleri anlamı ayrıntılı olarak ortaya koymaya çalıştık. Öte yandan dil,
yapısı gereği sabit, mutlak, değişmez değildir. O, esnek ve kaygan bir zemine
sahiptir. Yaşam ve özneler bu tarz kaygan bir zemine çekildiğinde, sağa sola
savrulan bir yapıya bürünürler. Bundan dolayı postmodern düşünürler, dönem
insanının, heyacanlı ama tehlikeli bir hayata sahip olduğunu dillendirirler.
Dilin alanına çekilen yaşam ve özneler istikrardan uzaktırlar. Dilin
istikrarsız durumu, sanata doğrudan yansır. Postmodern dönemde, belli sınırlara
hapsedilmiş, sınırlı göndergesi olan anlamlara/yapılara yer verilmez. Bunun
aksine, tüm sınırlardan arındırılmış, her türlü kısıtlanımlardan uzak tutulmuş
anlamlar/yapılar muteberdir. Bunun için postmodern metinler, kâhinlerin alanı
olarak tanımlanır. Yazarlar, metinleri oluştururken sabit, sınırlı anlama
gelecek yapılar yerine, her okuyanın farklı yönlere çekebilecekleri yapılar
kurmanın gayreti içerisine girerler. Postmodern dilin yapısından dolayı, bu
dönemin eserlerinin anarşik bir yapısı vardır. Metinler, alışılmış okuma
biçimlerine karşılık da vermezler. Bilge Karasu, Göçmüş Kediler Bahçesi adlı
kitabındaki öyküleri, postmodern dil anlayışı ekseninde var eder. Biz de
çalışmamızda, Bilge Karasu’nun söz konusu öykülerini, postmodern dilin hangi
özellikleri üzerinden var ettiğini ortaya koymaya çalıştık.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Beşeri Bilimler Sayısı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mart 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 16 Sayı: 1 |