“Antroposen Çağında Bir Hafıza Eyleyicisi Olarak Su: Emmi Itäranta’nın
Distopik İklim-Kurgu Romanı Su Unutmaz’daki Maddesel ve Söylemsel Bağlantılar:”
Antroposen Çağı’nda
gözlemlenen güncel ekolojik tehditler ve insan kaynaklı çevresel dönüşümler
altında, su yeri doldurulamaz bir doğal kaynağa, insanın hayatta kalması için
gerekli değerli bir varlığa dönüşmüştür. Daha endişe verici olan ise, su
kıtlığının yakın gelecekte daha da şiddetlenmesinin ve suya sahip olma
meselesinin pek çok ülkeyi de içine alacak şekilde küresel boyutlarda su
savaşlarına sebep olabileceği beklenmesidir. Yeni Maddecilik teorik çerçevesi
içinde, Emmi Itäranta’nın iklim-kurgu romanı Su Unutmaz’ın [Memory of Water]
(2014) ekoeleştirel analizi üzerine kurulu bu çalışma, suyu çevresinin
morfolojik yapısını değiştirme kapasitesine, aynı zamanda da, gerçek ve mecazi
anlamda, “bu dünyada gerçekleşmiş herşeyi hafızasında depolayabilen” (Itäranta
90) bir bilince sahip insan olmayan eyleyici bir öğe olarak ele alır. Gerçek
anlamda bakıldığında, yakınında gerçekleşen çeşitli insan eylemleri sonucunda
çevreye yayılan toksik kimyasalları emerek, su insanlar taraından kirletilir.
Doğal olmayan bu yollarla değişen rengi, insanların bu kirlenmedeki
sorumluluğunu da ele verir. Benze şekilde, mecezi anlamda da, su, insanlar
yarafından kendine “yapılan” herşeyi hatırlar. Bu bağlamda, bu çalışma, suyun
insan hafızasını ve çevresel hafızayı bir araya getiren bir anlatı aracı olarak
hafızaya dayalı bir eyleyici olduğunu iddia eder. Emmi Itäranta’nın Su Unutmaz
[Memory of Water]’da vurguladığı gibi, su, insanlar için hayati bir doğal
kaynak olmasına rağmen, aynı zamanda da insan yapımı zincirlere asla boyun
eğmeyecek, bağımsız bir çevresel güçtür. Su asla insanlar tarafından
sahiplenilemez; su herkese ve hiçkimseye aittir.
Su Unutmaz [Memory of Water]’da Itäranta, küresel ısınma, eriyen
buzullar, su kıtlığı gibi sorunların meydan okuması altında olan, ve su
suçluları, sıkı su kotaları, kanundışı su boru hatları, su muhafızları, su
karaborsası, toksik plastic mezarlıkları, suya bağlı hastalıklar ve korku ve
şiddet yoluyla dünyada arta kalan içme suyu kaynaklarını tekel altına almaya
çalışan askeri ve siyasi güç odakları tarafından domine edildiği -Milenyum
Yüzyılı olarak adlandırılan- distopik bir gelecek canlandırır. Her ne kadar,
çay üstadları tarafından kadınların çırak alınması geleneksel bir uygulama
olmasa da, romanın on yedi yaşındaki ana karakteri Noria, geleneklere
aykırıolarak babası Master Kaitio tarafından bir çay üstadı olmak üzere
eğitilir, ki çay üstadı aynı zamanda suyun hizmetkari ve de koruyucusu olmak
anlamına gelmektedir. Su kıtlığının mevcut tüm söylemsel oluşumları yeniden
şekillendirdiği böyle kıyametvari bir gelecekte, Noria hayatta kalmaya, hayati
kararlar almaya ve en önemlisi de baskıcı ataerkil güçler tarafından yazılmakta
olan tarih içinde kendi dişi sesini yükselterek, kendi hikayesini anltmaya
çalışmaktadır. Bu noktada, değişken, zapt altına alınamayan insan olmayan bir
öğe olarak suyun hafızası ve suyun koruyucusu görevini üstlenmiş bir çay
üstadının beşeri hafızası birbiri içine girer.
water the Anthropocene memory agency dystopia eco-fiction Cli-Fi
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Mayıs 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 16 Sayı: 1/2 |