It is unavoidable to say that for the Ottoman Empire, the 19th century was a period of distress regarding not only military and political aspects, but also in terms of health. As it is known, from the perspective of the European nations, the Ottoman Empire was depicted as “the sick man” of Europe whose inheritance had been desired to be shared among such nations since the first quarter of the century. Unfortunately, the Ottoman Empire faced serious problems related with the health of the society besides political struggles. When the State got rid of contagious diseases such as chicken pox which it had tried to overcome for centuries, it came across with diseases such as cholera, tuberculosis, syphilis and malaria which appeared in the form of great epidemics in the 19th century. Although the negative effects of these diesases, such as the decrease of the population, were obvious, their negative effects were perhaps the most disturbing on people who were at the age of conscription. They were considered to be of great importance among the general population in terms of supporting the state. However, until that time in the Ottoman Empire, health services had been carried out by foundations and since epidemics were considered the wrath of God, the fight against diseases were prevented because this was regarded as a revolt against God. Therefore, this situation caused the Empire to carry out reforms in order to change the general attitude towards diseases and to pass the health system to the control of the State. In this framework, this article investigates the fight against syphilis which was an epidemic that spread in the whole Kastamonu Province in the second half of the 19th century. In this respect, it strikes our attention that particularly at this time hospitals were built, travelling health delegates were given duty, and constitutions as well as regulations were implemented
Osmanlı Devleti için 19. Yüzyılın, askeri ve siyasi alanlarda olduğu gibi sağlık alanında da hayli zor bir süreç olduğunu söylememiz kaçınılmazdır. Bilindiği üzere Osmanlı Devleti, Avrupa devletleri nezdinde yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren “kendilerince mirası paylaşılmak istenen Avrupa’nın “hasta adamı” olarak” dile getiriliyordu. Fakat ne yazık ki siyaseten olduğu gibi toplum sağlığı bakımından da Osmanlı devleti ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmıştı. Devlet yüzyıllardır baş etmeye çalıştığı veba ve çiçek gibi bulaşıcı ve salgın hastalıklardan nispeten kurtulmuşken karşısına 19. yüzyılda büyük salgınlar halinde kolera, verem, frengi ve sıtma gibi hastalıklar çıktı. Bunların nüfusun azalmasında, durağanlaşmasında olumsuz etkileri ortadayken genel nüfusun içinde devletin en önemli dayanağı olan askerlik çağındaki fertler üzerindeki olumsuz etkileri belki de en rahatsız edici olanıydı. Ancak o tarihe kadar Osmanlı’da sağlık hizmetlerinin vakıflar tarafından yürütülüyor olması ve salgınların Allah’ın gazabı kabul edilmesi hastalıklara karşı mücadeleyi engelliyordu. İşte bu durum devleti, hastalıklara karşı genel bakışı değiştirecek ve sağlık sistemini devlet kontrolüne geçirecek reformlar yapmaya yöneltti. İşte bu çerçevede olmak üzere makalede 19. Yüzyılın ikinci yarısında Kastamonu Vilayetinin tamamında salgın halini alan frengi hastalığına karşı yürütülen mücadele konu edilmektedir. Bu hususta bilhassa tesis edilen hastaneler, seyyar sıhhiye heyetleri, teşkilat ve yürürlüğe konan nizamname ve talimatnameler dikkatimizi çekmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 6 Nisan 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 13 Sayı: 1 |