Biçemsel olarak dilin farklı
katmanlaşma şekillerine işaret eden ve yazın metinlerinde ideolojik bir işleve
sahip olan heteroglossia, okura belirli bir dünya görüşü ve kimlik sunar. Bu
nedenle, heteroglot sesler, yazın metinlerinde bağlamın önemli bir parçası
olarak karşımıza çıkar. Kaynak metindeki heteroglot sesler, çevirmeni ve okuru
okuma sürecinde yönlendiren iletişimsel ve bağlamsal bir ipucu görevi üstlenir.
Bu çalışmada, heteroglot seslerin bir metnin bağlamını nasıl değiştirebileceği
sorusuna yanıt bulmak üzere bağıntı kuramı kullanılmaktadır. Heteroglot
seslerin erek dile nasıl aktarılacağı konusu ise çevirinin yapıldığı hedef
kitlenin kimlerden oluştuğu, çeviriye ilişkin beklentilerin ne olduğu ve dil
düzeyinde kabul edilebilirlik normları gibi etkenlerle yakından ilişkilidir.
Çevirmenler, erek dil okurunun beğenisini kazanmak ya da yapılan çevirinin
toplumda kabul edilebilir bir çeviri olarak alımlanmasını sağlamak için - hedef
kitleye özgü olduğu varsayılan özelliklere dayanarak- kaynak metnin biçemsel
özelliklerinde bir takım değişiklikler yapabilmektedir. Bu bağlamda, çalışmada
Irvine Welsh’in sosyo-biçemsel düzeyde farklı heteroglot sesleri ön plana
çıkardığı Trainspotting adlı romanı
ve bu romanın iki çevirisi incelenmektedir. Toplumdilbilimsel bir kavram olan
kitle tasarımı kavramından yola çıkan bu çalışmada, bir yandan, heteroglot
seslerin çevirisinin, dile ilişkin olarak toplumda var olan bakış açısı ve
söylemlerden etkilendiği anlaşılmakta; diğer yandan ise, bir toplumda
heteroglot seslerin çevirisi için sistematik olarak tercih edilen
stratejilerin, toplumun dil hakkındaki görüşlerine ve çevirmenlerin zihnindeki
kitle tasarımına ışık tuttuğu sonucuna varılmaktadır.
Literary heteroglossia refers to
the textual representation of the division of a language into different
varieties which differ from the norms of the standard language. Given its
underlying ideological layers, heteroglossia forms a significant part of the
context of a literary text. The heteroglot voices serve as
ostensive-inferential clues which guide both the source-text reader and the
translator in the reading process. Therefore, the study focuses on relevance
theory in order to shed light on this process. The study also underlines that
the translation of heteroglossia largely depends on the translator’s
consideration of a particular audience design. That is, the typological profile
of readers and their perceived (socio)linguistic expectations coexist with
translation. To illustrate this point, this study focuses on how various
heteroglot voices in Irvine Welsh’s Trainspotting
are translated into Turkish. Ultimately, the study underlines, on the one hand,
that it is possible to derive particular forms of translations from a posited
audience design. On the other hand, the study highlights that the systematic
choices made by the translators in a particular society can provide us with a
particular audience design with respect to the translation of heteroglossia.
heteroglossia translation style relevance theory audience design
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 27 |