Toplumsal uzlaşıyı her ülkenin mutlak bir biçimde arzuladığı ideal
bir kavram şeklinde değerlendirmek yanlış bir değerlendirme olmayacaktır. Bu
idealin vardığı sonuç ise huzurlu bir toplum yapısından refah devletine geçiş
ve refah devletin de uluslararası alanda saygın bir konuma yükselmesidir.
Toplum içerisinde var olan farklılıkların toplumsal uzlaşmanın önünde bir engel
olarak görülmesi farklılıklardan elde edilebilecek değerlerin ortaya
çıkamamasına sebep olmaktadır. Bu değerleri en iyi biçimde savunan, muhafaza
eden ve gelecek nesillere taşıma yeterliliği bulunan kurum ise sivil toplumdur.
Bu çalışmanın çıkış noktası devletin faaliyetlerini gerçekleştirirken devlet
kurumları ve hukuk sisteminin dışında fren-denge unsurlarının olması
gerekliliği görüşüdür. Bu kapsamda bu görüşün somutlaşmış biçimi olarak sivil
toplum kuruluşları ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bu çalışmada toplumsal uzlaşının
sağlanmasında sivil toplum kuruluşlarının üzerine düşen görevleri ve gelecekte
üstlenebilecekleri misyonları yerli ve yabancı literatür kullanılarak değerlendirmeye
alınacaktır. Bu çalışmada farklı kimlikler üzerinden hareketle sivil toplumun
neliğine değil, nedenliğine vurgu yapılmaya çalışılacaktır. Bu çalışmadan beklenen nihai sonuç devlet yönetimi
ile toplum arasında iletişimi sağlayan ve toplumsal uzlaşının motor gücü olarak
kabul edilen sivil toplum kuruluşlarının bu alandaki yönetsel etkinliklerini ve
önemini vurgulamaktır.
Çoğulculuk Devlet Yönetimi Sivil Toplum Toplumsal Uzlaşma Yönetim
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 8 Sayı: 1 |