In a democratic society based on pluralism, tolerance and broadmindedness, workers have freedom of expression, just like everyone. When used collectively, the freedom of expression intertwines with the freedom of association. Once individuals who want to organize and express their thoughts are workers, these freedoms also integrate with trade union freedoms and mutually enrich each other. This is proved by the development of the right to collective action in the decisions of supervisory bodies that interpret international human rights documents. Today, there is no doubt that the right to collective action, which means the collective exercise of freedom of expression, is a fundamental human right. In the first part of our study, we emphasized this issue.
The use of this right by the worker has undoubtedly caused some disputes to arise in practice. The judge, who undertakes the challenging task of resolving these disputes, considers the legitimacy of the purpose pursued by resorting to action, the peaceful nature of the action and the proportionality of the action in their decisions. In the second part of our study, we examined the approach of the Court of Cassation and the Constitutional Court’s decisions to the mentioned criteria. Within the scope of these disputes, the answer to the question of whether “exercising the right to collective action can be a reason for termination?” has been sought.
Right to collective action right to strike freedom of expression freedom of association trade union freedom termination of the employment contract proportionality
Çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik temellerine yaslanan demokratik toplumda her birey gibi, işçi de ifade özgürlüğüne sahiptir. İfade özgürlüğü kolektif olarak kullanıldığında, örgütlenme özgürlüğü ile iç içe geçmektedir. Örgütlenerek düşüncelerini ifade etmek isteyen bireyler, işçiler olduğunda, bu özgürlükler aynı zamanda sendikal özgürlükler ile de bütünleşmekte, hatta karşılıklı olarak birbirini zenginleştirmektedir. Uluslararası insan hakları belgelerini yorumlayan denetim organlarının kararlarında toplu eylem hakkının gelişimi, bunu kanıtlar niteliktedir. Bugün, ifade özgürlüğünün kolektif olarak kullanılması anlamına gelen toplu eylem hakkının, temel bir insan hakkı olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Çalışmamızın ilk bölümünde bu konu üzerinde durulmuştur.
İşçinin bu haktan yararlanması, uygulamada, kuşkusuz bazı uyuşmazlıkların doğmasına neden olmuştur. Bu uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması yönündeki zorlu görevi üstlenen yargıç, eyleme başvurmakla izlenen amacın meşruluğunu, eylemin barışçıl niteliğini ve eylemin ölçülülüğünü, kararlarında değerlendirme konusu yapmaktadır. Konuya ilişkin Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarının, sözü edilen ölçütlere yaklaşımının irdelendiği ikinci bölümde ise bu uyuşmazlıklar kapsamında, “toplu eylem hakkını kullanmak fesih nedeni olabilir mi?” sorusunun yanıtı aranmıştır.
Toplu eylem hakkı grev hakkı ifade özgürlüğü örgütlenme özgürlüğü sendika özgürlüğü iş sözleşmesinin feshi ölçülülük
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk ve İktisat |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Temmuz 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |