Sendika özgürlüğü ve sendika seçme hakkı 1960’lı yıllardan bugüne çalışma hukukunun ve emek tarihinin önemli sorun alanlarından biri olmuştur. Sendika özgürlüğünün olmazsa olmaz koşullarından biri sendika çokluğu ilkesidir. Sendika çokluğu ilkesi, işçilerin özgürce istedikleri sendikayı seçme hakkını somutlayan temel ilkelerden biridir. 1961 Anayasası ve 1963 yasaları ile benimsenen sendika özgürlüğü ve sendika çokluğu ilkelerinin bir sonucu olarak her işkolunda birden fazla sendikanın kurulmuş olması bu sendikalardan hangisinin toplu iş sözleşmesi bağıtlayacağı sorununu doğurmuştur. 1960’lı yıllarda toplu iş sözleşmesi imzalamak sendikaların var olabilmesinin en önemli koşuludur. Sendikaların bir işyerinde toplu iş sözleşmesi imzalayabilmesi için yetkili sendika olma zorunluluğu ise sendikalar arasında rekabete neden olmuştur. 1967 yılında DİSK’in kurulmasıyla sendikalar arası rekabet yoğunlaşmış, işverenler DİSK üyesi sendikaların yetki almasını önlemek istemiş, rakip sendikalar da zaman zaman işverenlerle işbirliği içinde hareket etmiştir. İşçilerin iradesine rağmen farklı sendikalar yetkili olduklarını iddia etmiştir. Bunun sonucunda birçok fabrikada işçiler sendika seçme özgürlüğünü savunmak için radikal eylemler, işgaller yapmıştır. Bu bağlamda çalışmamızda bu yıllarda birçok farklı gerekçeyle yapılan fabrika işgalleri arasında örgütlenme ve sendika seçme hakkını özgürce kullanabilmek amacıyla yapılan işgaller incelenmiştir. Bu sendika savunma eylemleri 1970 yılında Sendikalar Kanunu’nda yapılmak istenen düzenlemelere karşı gerçekleşen 15-16 Haziran Direnişi’ne giden süreçle birlikte değerlendirilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Çalışma Ekonomisi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 2 Sayı: 73 |