Bu çalışma emek tarihi ve emek süreci tarihi açısından hukukun önemini göstermeye çalışıyor. Türkiye’de iş hukuku muhtemelen emek çalışmalarının en gelişmiş alt-dalı olma özelliğine sahip. Ancak bu yazıda sunulan yaklaşımın özgün yanı, hukuku gündelik yaşam pratiklerinin kurucu bir unsuru olarak görmesinden kaynaklanıyor. Çalışmamız iş hukukunun, üretim rejimini düzenleme ve meşrulaştırma işlevi yanında, üretimin gündelik işleyişindeki normları oluşturmak açısından önem taşıdığını savunuyor. Çalışmanın odaklandığı dönem olan 1940’ların ikinci yarısı ve 1950’li yıllar kitlesel göçe ve yeni kentli nüfusun büyümesine tanıklık ediyor. Kentlerdeki yeni işçi sınıfı büyük oranda uzak mesafelerden yeni bir çalışma ve yaşam ortamına gelmiş insanlardan oluşuyor. Bu koşullar altında emeğin sermayeye tabi kılınması sorunu, işyeri düzeyinde üretim disiplininin gelişmesini ve korunmasını sağlayacak ekonomi-dışı araçları gerekli kılıyor. İç yönetmeliklere dair geliştirdiğimiz analiz, çalışma ilişkilerinin yasal çerçevesinin oluşturulduğu bu dönemde, hukukun gündelik işleyişinin üretim sürecinde emeğin kontrolünün sağlanmasında önemli bir yere sahip olduğunu gösteriyor. İşyeri düzeyinde yapılan ve fabrika idarecilerinin işçilere daha sıkı bir zaman disiplini kazandırma yönündeki kaygılarını yansıtan pek çok değişiklik, işçilerin kendi alışkanlıkları ve haklarına saldırıldığı duygusunu güçlendiriyordu ve işçi sendikalarının itirazlarıyla karşılanıyordu. Diğer yandan yasal otoritenin de işverenler tarafından oluşturulan bu “özel hukuka” müdahale etmek konusunda isteksiz davrandığını görüyoruz
Labor Process and Law: The Role of Factory Regulations in the Development of Work Discipline in Turkey This paper aims to show the significance of law for studying the history of labor and labor process. Labor law is probably the most developed sub-field of labor studies in Turkey. However, the novelty of the discussion presented in this study lies in its recognition of law as a constitutive system of everyday practices. The paper argues that the labor law is crucial for it is used as to regulate and also legitimate the indigenous production and enforcement of the norms in the everyday functioning of the workplace. The paper focuses on the period from the immediate aftermath of the World War II to the end of 1950s. During the period, the working population experienced a massive migration and new urban societies were being manufactured. The new working class in the cities was composed overwhelmingly of people who had moved to a new environment from long distances. Under such conditions, the question of the subordination of labor required extra-economic instruments to facilitate and secure productive discipline at the shop-floor level. The analysis of factory regulations reveals that the everyday workings of the law were crucial in the constitution of labor control in the production process in a period when labor legislation was in the process of being made. Managements’ concern with greater punctuality and work discipline reflected in the factory regulations contributed to the workers’ sense of encroachment and fostered growing protests of the worker unions. The analysis presented here also reveals that the legal authority was disinclined to intervene in the “private law” established by employers in order to exert discipline in this historical conjuncture when the legal infrastructure of state controlled labor relations was in the process of construction
Labor Process Labor Law Factory Regulations Labor Control Labor History
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 1 Sayı: 36 |