Muvasât, en yakınımızdan başlayarak bize ihtiyacı olana yardımı, elimizdekini onunla paylaşmayı içeren ahlaki bir erdemdir. Fakat kişinin hukuken korunan değerleri tehlikeye girmişse o zaman yardım ve dayanışma bir yükümlülüğe dönüşmektedir. Bu toplumsal yükümlülüğün İslâm hukukundaki hükmü farz-ı kifâyedir ve kifaî yükümlülüğün gerekçesini de muvâsât oluşturur. Diğer taraftan ise zekât, nafaka gibi aynî yükümlülüklerin hukuki gerekçesinde de muvâsât yer alır. Muvâsât aslında toplumdaki her bir bireyin birbirine yardım etmesini, paylaşmasını, gerektiğinde elindekini ortaklaşmasını kapsayan geniş kavramsal bir içeriğe sahiptir. Muvâsât ile amaçlanan, ihtiyaç sahibine yönelik toplumsal duyarlılığın canlı tutulmasıdır. Muvâsât, İslâm’ın korumayı amaçladığı hukuki değerleri tehlikeye girdiği zaman toplumdaki her bir bireyin elindeki imkânları paylaşarak karşı tarafın ihtiyacını gidermenin hikmetini oluşturur. Bu çalışma bu bağlamda ihtiyaç sahiplerinin, ihtiyacını giderebilecek imkâna sahip olanlar üzerinde hakkı olduğunu teklifi hükümler bağlamında ele alarak değerlendirmeyi amaçlamaktadır. İslâm’ın korumayı amaçladığı hukuki değerler arasında öncelikli yere sahip olan can güvenliğinin sağlanması, beden bütünlüğünün korunması, mahremiyet hakkının ihlalinin önüne geçilmesinde muvâsât her bir Müslümanı birbirine karşı ve devleti vatandaşına karşı yükümlü kılmaktadır. Bu çalışma kişinin korunması gereken hukuki değerleri tehlikeye girdiği zaman durumundan haberdar olan her bir ferde imkânları nispetinde yardım etme yükümlülüğünü tanımlayan muvâsâtı, toplumsal sorumluluk bağlamında ele alarak incelemeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda muvâsâtın İslâm hukukunda teklifi yükümlülükler ile doğrudan bağlantısının olduğu söylenebilir. Farz-ı kifâyî yükümlülüklerin gerekçesinde muvâsât yer almaktadır. Bununla birlikte zekâtın farziyetinin, fidyenin vücûbiyetinin, nafaka sorumluluğunun hukuki gerekçesinde, ihtiyaç sahibinin ihtiyacını, kimseye muhtaç olmayan tarafından karşılanmasının yer alması, yardımlaşmayı içeren yükümlülüklerin temelinde muvâsâtın olduğunu bize gösterir. Aynı şekilde faizin yasak kılınmasındaki hukuki gerekçede de toplumdaki muvâsâtı yok eden yönü yer almaktadır. Özellikle devletin fahiş fiyata üst sınır getirmesinin dayanağı da temel ihtiyaçların giderilmesinde her bir bireyin eşit hakka sahip olmasıdır. Yani temel ihtiyaçların fiyatlarında kâr haddinin belirlenmesi muvâsâtın bir gereğidir. Muvâsatta bireysel sorumlulukla beraber devletin yükümlülüğünün tanımlanması, toplumda temel ihtiyacının karşılanmadığı hiçbir bireyin bulunmamasının amaçlanmasıdır. Bu nedenle muvâsâtın vicdani sorumluluk ile birlikte toplumsal sorumluluğu ve hukuki yükümlülüğü içine alan bir yönü vardır. Bu da İslam’ın canın korunmasını en üst hukuki değer olarak benimsediğini gösterir. Muvâsât sadece temel ihtiyaçların giderilmesi ile sınırlı olmayıp kişinin manevi desteğe ihtiyacı olacağı anlarda da bu desteği ona vermeyi, onun yanında durarak acılarına ortak olmayı, onu hissedip acılarını içselleştirmeyi de içerir. Bu nedenle muvâsât aslında bir Müslümanda olması gereken ahlaki duruşu tanımlamaktadır. Bu ahlaki duruşun temelinde İslam’ın en temel kaygısının maddi ve manevi bütünlüğü ile insanın varoluşunu korumak olduğu söylenebilir. Bu çalışma da bu anlamda muvâsâtı bu geniş kapsamı ile ele alıp değerlendirerek İslâm’ın temel maksadının insanı maddi ve manevi bütünlüğü içinde korumak olduğunu İslam hukuku bağlamında bir nebze ifade edebilmeyi amaçlamıştır.
Muwāsāt encompasses the moral duty to provide aid to those in need, prioritising those closest to us while sharing what resources we can spare. However, should a person's legally protected values be at risk, assistance and solidarity become mandatory obligations. Islamic law recognises this social duty as fard al-kifāya, with muwāsāt as the justification for this sufficient obligation. On the other hand, muwāsāt is also included in the legal justification of in-kind obligations such as zakat and alimony. Muwāsāt actually has a broad conceptual content that includes each individual in the society helping each other, sharing, and sharing what they have when necessary. The aim of muwāsāt is to keep social sensitivity towards those in need alive. Muwāsāt constitutes the wisdom of meeting the needs of the other party by sharing the resources available to each individual in the society when the legal values that Islam aims to protect are in danger. In this context, this study aims to evaluate the rights of those in need over those who have the means to meet their needs by considering the proposal in the context of the provisions. To prioritize the legal values of Islam and safeguard the sanctity of life, as well as protect bodily integrity and uphold the right to privacy, the principle of muwāsāt necessitates that all Muslims must uphold these responsibilities towards themselves, each other and the state. This study aims to investigate muwāsāt, which defines the duty to provide assistance to any individual who is cognisant of their plight, within their capacity, when their legal rights that must be safeguarded are threatened, in the framework of social accountability. In this context, it can be said that muwāsāt has a direct connection with the proposed obligations in Islamic law. Muwāsāt is included in the justification of fard al-kifāya obligations. However, the fact that the obligation of zakat, the obligation of fidya, and the responsibility of alimony are included in the legal justification of meeting the needs of the needy by those who are not dependent on anyone, shows us that muwāsāt is the basis of obligations involving cooperation. Similarly, the legal reason for banning interest is that it destroys the balance in society. In particular, the basis for the state to impose an upper limit on exorbitant prices is based on the principle that every individual has an equal right to meet basic needs. In other words, determining the profit margin in the prices of basic needs is a requirement of muwāsāt. The definition of the state’s obligation, along with individual responsibility in muwāsāt, aims to ensure that there is no individual in society whose basic needs are not met. Consequently, muwāsāt has an aspect that includes social responsibility and legal liability along with conscientious responsibility. This shows that Islam adopts the protection of life as the highest legal value. Muwāsāt is not limited to meeting basic needs, but also includes giving this support to a person when he needs moral support, sharing his pain by standing next to him, feeling him and internalizing his pain. For this reason, muwāsāt actually defines the moral stance that a Muslim should have. Based on this moral stance, it is safe to say that the most fundamental concern of Islam is to protect the material and spiritual integrity and human existence. This study aims to express, in the context of Islamic law, that the main purpose of Islam is to protect human beings in their material and spiritual integrity by examining and evaluating muwāsāt in its broad scope.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Hukuku |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 11 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.