A great deal of research has been done on the origin of belief and its effects on human beings. In recent years, these researches are not only limited to the theological field, but also continued by various branches of science. Scientific disciplines that investigate different dimensions of belief have made some explanations about the origins of belief under titles such as cognitive science, mental science, evolutionary theory and genetics, but these results have been someti-mes discussed and criticized. Studies on this subject have not yet achieved a general consis-tency so far. In the last century, there has been a great increase in the number of such studies. Before the 1970s, there was an understanding that tried to explain the issue from an evolutio-nary perspective. The interest in the source of human belief started especially in the field of biology and has been supported by many systematic scientific studies. These types of studies tried to understand and explain the biological origins of belief, but did not go beyond labora-tory experiences. These studies associated belief with certain diseases, attempted to explain biologically different versions of belief, tried to explain the relationship between brain mobi-lity and religious experience, and searched for a separate God Gene and God Field. This article focuses on the psychological basis of the subject, and then the biological basis of the subject. Studies on consciousness, unconsciousness, death, diseases, and many psychological disorders handled in different ways the relation with belief. Such basic human processes are tried to be explained in relation to many areas such as health, spirituality and culture. Socio-biology, evo-lutionary psychology, and contemporary cognitive sciences have carried out a series of studies on this subject, especially looking for the foundations of belief. Since the 1970s, there have been some attempts in biology, especially depending on the developments in science and tech-nology. These studies mostly claim that “the ability to believe” is innate in humans and is parti-ally supported by some scientific discussions. Scientists who seek the source of belief directly in biology follow the hypothesis that the temporal lobe of the brain is the source of religious and mystical experience. Neurologists have focused on the prefrontal cortex of the brain and suggested that this region of the brain may be related to religion and belief. These studies are the continuation of other research that started earlier and searched for belief, spirituality, and God in a certain region of the brain. In these studies, conceptualizations such as “the God spot” and “the God module” have been made instead of the concept of the “God gene.” As a result, studies on religion and brain will increasingly come to the fore. Studies on this subject have opened a new door in terms of showing the relationship between religious belief, attitudes and behaviors and the brain. However, more studies are needed in this area in order to understand more accurately and fully the relationship between religious beliefs or experiences and physi-cal processes because most of the studies on this subject have focused on Christians and Budd-hists. Although a serious relationship has not been established between religion and biology until now, it is likely that these issues will come to the fore more frequently from now on. These studies which investigate whether there is a relationship between believing and the brain are called neurotheology. In this study, the developmental process of neurotheology as a science and the studies in this field were examined by literature and document review. Studies conducted in the last hundred years were systematically examined and the current situation was discussed.
Religious Education Religious Development Neurotheology God Gene God Module Belief Spirituality.
İnancın kökeni ve insanlar üzerindeki etkileri konusunda pek çok araştırma yapılmıştır. Son yıllarda bu araştırmalar sadece teolojik alanla sınırlı kalmamış, çeşitli bilim dalları tarafından da sürdürülmüştür. İnancın farklı boyutlarını araştıran bilimsel disiplinler, inancın kökenleri hakkında bilişsel bilim, zihinsel bilim, evrim teorisi ve genetik gibi başlıklar altında açıklamalar yapmış, ancak bu sonuçlar zaman zaman tartışılmış ve eleştirilmiştir. Bu konudaki çalışmalar şu ana kadar genel bir tutarlılığa kavuşmuş değildir. Son yüzyılda bu tür çalışmaların sayısında da büyük bir artış olmuştur. 1970'lerden önce konuyu evrimsel açıdan açıklamaya çalışan bir bakış açısı söz konusuydu. İnsanlarda inancın kaynağı konusunda özellikle biyoloji alanında başlayan bu ilgi, konuyla ilgili daha sistematik bilimsel çalışmalarla desteklenmiştir. Bunlar, çoğu laboratuvar araştırmalarının ötesine geçemeyen inancın biyolojik kökenlerini anlamaya ve açıklamaya çalışan çalışmalardır. Bu çalışmalar, inancı belirli hastalıklarla ilişkilendirme, inancın biyolojik olarak farklı versiyonlarını açıklamaya çalışma, beyin aktiviteleri ile dini deneyim arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışma ve ayrı bir Tanrı Geni ve Tanrı Alanı arayışı olarak gelişmiştir. Bu makale konunun psikolojik ve biyolojik temeline odaklanmaktadır. Özellikle son yıllarda gündemimize daha fazla giren bilinç, ölüm, hastalıklar ve birçok psikolojik rahatsızlıkla ilgili çalışmalar bunların inançla ilişkisini farklı şekillerde ele almıştır. Bu tür temel insani süreçleri sağlık, maneviyat ve kültür gibi birçok alanla ilişkilendiren çalışmalar yapılmaktadır. Sosyo-biyoloji, evrimsel psikoloji ve çağdaş bilişsel bilimler bu konuda özellikle inancın temellerini araştırarak bir dizi çalışma yapmışlardır. 1970'li yıllardan itibaren özellikle bilim ve teknolojideki gelişmelere bağlı olarak biyolojide bazı girişimler olmuştur. Bu çalışmalar çoğunlukla “inanma yeteneğinin” insanlarda doğuştan olduğunu iddia etmekte ve bazı bilimsel tartışmalarla kısmen desteklenmektedir. İnancın kaynağını doğrudan biyolojide arayan bilim adamları, beynin temporal lobunun dini ve mistik deneyimin kaynağı olduğu hipotezini takip ederler. Özellikle nörologlar beynin prefrontal korteksine odaklanırlar ve beynin bu bölgesinin din ve inançla ilgili olabileceğini öne sürerler. Daha önce başlayan ve beynin bir bölgesinde inanç, maneviyat ve Tanrı'yı arayan diğer araştırmaların devamı niteliğindeki bu çalışmalarda “Tanrı geni” kavramı yerine “Tanrı noktası” ve “Tanrı modülü” gibi kavramsallaştırmalar yaparlar. Sonuç olarak, din ve beyin üzerine yapılan çalışmalar giderek ön plana çıkacaktır. Bu konuda yapılan çalışmalar, dini inanç, tutum ve davranışlar ile beyin arasındaki ilişkiyi göstermesi açısından yeni bir kapı açmıştır. Ancak, dini inançlar veya deneyimler ile fiziksel süreç arasındaki ilişkiyi daha doğru ve tam olarak anlamak için bu alanda daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Bunun nedeni, bu konudaki çalışmaların çoğunun Hıristiyanlar ve Budistler üzerinde yoğunlaşmış olmasıdır. Din ve biyoloji arasında şimdiye kadar ciddi bir ilişki kurulmamış olsa da, bundan sonra bu konuların daha sık gündeme gelmesi muhtemeldir. Günümüze kadar gerçekleştirilen bu çalışmalar, nöroteolojinin gelişmesine katkı sağlamıştır. Söz konusu çalışmalar bazı genlerin Tanrı ile ilişkili olduğu temel hipotezlerinden hareket etmektedir. Bu çalışmalarda sözü edilen beyin aktiviteleri tıbbi teknoloji yardımıyla gözlenmiş, nihayet bu aktiviteler, beyinde inançla ilgili bir bölgenin olduğu şeklinde yorumlanmıştır. Bu alan büyük oranda teolojinin değil modern bilimsel disiplinlerin bir çalışma alanı olarak gelişmiştir. Bu çalışmalar hem bilim dünyasında hem de teolojinin eleştirilerini de üzerine çekmiş durumdadır. Bu çalışmada, nöroteolojinin bir bilim olarak gelişim süreci ve bu alanda yapılan çalışmalar literatür tarama ve doküman incelemesiyle ele alınmıştır. Bu bağlamda makalede, son yüz yılda nöroteoloji alanında yapılan çalışmalar bir sistematik içerisinde incelenerek hâlihazırdaki durum değerlendirilmiştir.
Din Eğitimi Dini Gelişim Nöroteoloji Tanrı Geni Tanrı Alanı İnanç Maneviyat.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 21 Şubat 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.