Through the influence of the religious mystical thought, which interprets the human as a traveler and the world as a destination to settle in and migrate from, numerous connotations as to the road, the passenger as well as the journey have been created in Turkish Ṣūfī poetry. The caravan, which takes place in poetry as an element of simile (tashbīḥ) and generally within the framework of metaphor (majāz) is one of these associations. In Ṣūfī texts, the caravan symbolizes the spiritual journey of the sālik, who wants to reach the rank (maqām) of the Perfect Human Being in the footsteps of the leading figures of the religion and Ṣūfīsm (Taṣawwuf). The caravan has passed, which is understood as a symbol peculiar to the lore language, looks like a formula of a series of advice that reminds and warns people of the responsibilities they are obliged to fulfill even though life is short and the world is temporary. Being delayed of the unwary traveler when the caravan has passed was used in the sense that the sālik could not make use of his life, time, and opportunities; and the situation of the person who was left behind and separated from the caravan was generally met with the analogy of a lame donkey. In this study, which is about the caravan as a mystical metaphor (majāz), the survey model, one of the qualitative research methods, was used. The research aims to determine the use of the caravan metaphor (majāz) in the examples of Ṣūfī poetry and meanings it has gained in Ṣūfī terminology. For this purpose, the major works written between the 12th and 19th centuries in Turkish Ṣūfī poetry have been investigated, and the data obtained have been evaluated in the light of the works and views of the leading figures who have been influential on Turkish Ṣūfī culture and literature. The study, which is thought to contribute to the understanding of the metaphors (majāzs) that Turkish Ṣūfī poetry is based on is important since it reveals that the usages the caravan has passed is one of the common symbols of Ṣūfīsm (Taṣawwuf). As a result of the research, it was found out that the metaphor (majāz) of the caravan has existed in poetry uninterruptedly since the 12th century when Turkish Ṣūfī literature began to take shape. Although time, place, and persons change, the meanings attributed to the metaphor (majāz) of the caravan are almost the same. Especially in the poems containing advice, the metaphor (majāz) of the caravan was frequently used to guide people and human life was associated with the caravan. In this respect, it can be said that the metaphor (majāz) of the caravan has a traditional usage in Turkish Ṣūfī poetry. On the other hand, the usage of the caravan metaphor (majāz) in Turkish Ṣūfī poetry and the usage in Iranian literature show similarity. As a matter of fact, starting with Aḥmed Yesevī (d. 562/1166), many Ṣūfī poets depicted the same journey in a similar way, and Saʿdī-i Shīrāzī (d. 691/1292) dealt with the same theme in a way that coincided with the narrative and vocabulary of Turkish poets. The fact that the caravan is determined with similar uses in the poems of different societies as a Ṣūfī symbol shows that the metaphor (majāz) of the caravan has a common usage regarding Ṣūfīsm (Taṣawwuf) in the wide cultural geography of Islam. The metaphor (majāz) of the caravan has a special usage in Turkish Ṣūfī poetry in the form of the caravan has passed. Expressions in the style of the caravan has passed which succinctly fit a long adventure into two words, are symbols peculiar to the lore language, and serve as psychological advice in Turkish Ṣūfī poetry. On the one hand, this symbol deals with the caravan journey in the dimension of truth, on the other hand, it gives metaphorical meanings to the word, referring to the spiritual journey of sālik. In this sense, the caravan has passed is a powerful metaphor (majāz) that warns people to make the best use of the rest of their life, or rather the moment they are in, and it looks like a formula of a series of advice that warns them. The advice in question is closely related to the words die before you die and time is a sharp sword, often used by the leading figures of religion and mysticism. Therefore, the caravan has passed is a kind of contemplation and presents a vivid picture of the journey that takes its source from the social life so that the traveler does not forget that he is on the way by reminding him of death. The advice style is generally dominant in the poems in which the metaphor (majāz) of the caravan is used, especially in the poems describing the caravan’s passing and the heedless traveler staying on the road. However, it is obvious that the subject is presented in a lyrical and impressive style, especially in poets such as Aḥmed Yesevī, Yūnus Emre (d. 720/1320 [?]) and Niyāzī-i Mıṣrī (d. 1105/1694).
Turkish Islamic Literature Turkish Ṣūfī Poetry Ṣūfīsm (Taṣawwuf) Caravan Metaphor (Majāz) of the Caravan
İnsanı bir yolcu, dünyayı konup göçülecek bir menzil olarak yorumlayan dinî tasavvufi düşüncenin de etkisiyle Türk tasavvuf şiirinde yol, yolcu ve yolculukla ilgili sayısız çağrışım oluşmuştur. Bir benzetme unsuru olarak ve genellikle istiare sanatı çerçevesinde şiirde yer alan kervan, bu çağrışımlardan biridir. Kervan, tasavvufi metinlerde din ve tasavvuf büyüklerinin izinde insân-ı kâmil makamına ulaşmak isteyen sâlikin manevi yolculuğunu sembolize etmektedir. İrfani dile has bir remiz olduğu anlaşılan göçtü kervan, insana ömrün kısalığı, dünyanın geçiciliği ile birlikte yerine getirmekle mükellef olduğu sorumluluklarını hatırlatan ve onu ikaz eden bir dizi nasihatin formülü görünümündedir. Kervanın göçüp gafil yolcunun yolda kalması; sâlikin ömrünü, zamanını ve fırsatları değerlendirememesi anlamında kullanılmış, geride kalıp kervandan ayrı düşen kişinin durumu genellikle topal merkep benzetmesi ile karşılanmıştır. Tasavvufi bir mecaz olarak kervan istiaresini konu alan bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın amacı, kervan istiaresinin tasavvufi şiir örneklerindeki kullanımını ve sûfî terminolojisinde kazandığı anlamları belirlemektir. Bu amaç doğrultusunda, Türk tasavvuf şiirinde 12-19. yüzyıllarda kaleme alınmış belli başlı eserler taranmış, elde edilen veriler Türk tasavvuf kültürü ve edebiyatı üzerinde etkili olmuş öncü isimlerin eserleri ve görüşleri doğrultusunda değerlendirilmiştir. Türk tasavvuf şiirinin dayandığı mecazların anlaşılmasına katkı sağlayacağı düşünülen çalışma, göçtü kervan şeklindeki kullanımların tasavvufun ortak sembollerinden olduğunu ortaya koymasıyla önemlidir. Araştırma sonucunda, Türk tasavvuf edebiyatının şekillenmeye başladığı 12. yüzyıldan günümüze kervan istiaresinin şiirde kesintisiz bir şekilde var olduğu görülmüştür. Zaman, mekân ve şahıslar değişse de kervan istiaresine yüklenen anlamlar hemen hemen aynıdır. Özellikle nasihat içerikli şiirlerde halkı irşad için kervan istiaresi sıklıkla kullanılmış, insan ömrü kervanla ilişkilendirilmiştir. Bu yönüyle kervan istiaresinin Türk tasavvuf şiirinde geleneksel bir kullanıma sahip olduğu söylenebilir. Diğer taraftan Türk tasavvuf şiirinde kervan istiaresinin kullanımı ile İran edebiyatındaki kullanımlar da benzerlik göstermektedir. Nitekim Ahmed Yesevî’den (öl. 562/1166) başlayarak birçok mutasavvıf şair aynı yolculuğu birbirine benzer şekilde tasvir ettikleri gibi Saʻdî-i Şîrâzî (öl. 691/1292) de aynı temayı Türk şairlerin anlatım ve kelime kadrosu ile örtüşecek bir tarzda ele almıştır. Kervanın tasavvufi bir remiz olarak farklı toplumların şiirlerinde benzer kullanımlarla tespit edilmesi, kervan istiaresinin İslâm’ın geniş kültür coğrafyasında tasavvufa dair ortak bir kullanıma sahip olduğunu göstermektedir. Kervan istiaresi, Türk tasavvuf şiirinde göçtü kervan şeklinde özel bir kullanıma sahiptir. Uzun bir macerayı veciz bir şekilde iki kelimeye sığdıran göçtü kervan tarzındaki ifadeler irfani dile has bir remizdir ve Türk tasavvuf şiirinde psikolojik bir telkin işlevi görmektedir. Bu remiz, bir taraftan hakikat boyutunda kervan yolculuğuna bakarken diğer taraftan söze mecazi anlamlar yükleyerek sâlikin manevi yolculuğuna işaret eder. Bu anlamda göçtü kervan, insana geri kalan ömrünü, daha doğrusu içinde bulunduğu anı en iyi şekilde değerlendirmesini ihtar eden güçlü bir mecazdır ve onu ikaz eden bir dizi nasihatin formülü görünümündedir. Söz konusu nasihatler din ve tasavvuf büyüklerinin sıklıkla yer verdikleri ölmeden önce ölünüz ve vakit, keskin bir kılıçtır sözleriyle yakından ilgilidir. Dolayısıyla göçtü kervan, bir çeşit tefekkürdür ve yolcuya ölümü hatırlatıp yolda olduğunu unutmaması için kaynağını sosyal hayattan alan canlı bir yolculuk tablosu sunar. Kervan istiaresinin kullanıldığı, özellikle kervanın göçüp gafil yolcunun yolda kalmasını anlatan şiirlerde genellikle nasihat üslûbu hâkimdir. Bununla birlikte özellikle Ahmed Yesevî, Yûnus Emre (öl. 720/1320 [?]) ve Niyâzî-i Mısrî (öl. 1105/1694) gibi şairlerde konunun lirik ve etkileyici bir üslûpta ortaya koyulduğu görülür.
Türk İslâm Edebiyatı Türk Tasavvuf Şiiri Tasavvuf Kervan Kervan İstiaresi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 1 Temmuz 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.