Araştırma Makalesi
BibTex RIS Kaynak Göster

Gözlerden Kaçmış Bir Fetâva Mecmûası: Bostânu Şekā’iki’n-Nuʿman

Yıl 2017, Cilt: 21 Sayı: 3 - Kur'an Araştırmaları Özel Sayısı, 1775 - 1796, 15.12.2017
https://doi.org/10.18505/cuid.347905

Öz

Öz: Bâyezıd Devlet Kütüphanesi, Veliyüddin Efendi bölümü 1414 numarada kayıtlı olan Bostânu Şekâ’iki’n-Nuʿmân isimli fetvâ mecmûası gözlerden kaçmış ve fetvâ literatüründeki yerini alamamıştır. Adından Taşköprülüzâde’nin (ö. 968/1561) meşhur eseri Şekâ’ik-i Nuʿmâniyye’nin bir parçası olduğu izlenimini veren eser, Babakûşî Abdurrahman Efendi’ye (ö. 983/1576) âit nukullü bir fetvâ mecmûasıdır. Abdurrahman Efendi’nin hayat hikâyesinin yer aldığı meşhur Şekā’ik zeyli Atâ’î’de de onun bu isimli bir eserinden bahsedilmemektedir. Filibe bölgesinden bir âileye mensup olan Abdurrahman Efendi, İstanbul ve Edirne’de bazı görevler yaptıktan sonra Kırım bölgesindeki Kefe’ye müftü olarak atanmıştır ve 983/1576’de vefat etmiştir. Ebüssuûd Efendi’nin (ö. 982/1574)  mülâzımlığını yapması dışında Atâ’î’de (ö. 1045/1635) onun ilmî kimliği hakkında bilgi bulunmaz. Makalemizde, öncelikle Babakûşî’nin hayatı ve Osmanlı fukahâ geleneğindeki yeri tespit edilecektir. Daha sonra el yazması nüshanın özellikleri ve hâmişlerindeki notlardan bir kısmı ele alınacaktır. Değerlendirme bölümünde özellikle hâmişlerinde bulunan çok sayıda notlar sebebiyle literatürdeki yerini alması gereken bu fetvâ mecmûasının genelde İslam Hukuk Literatüründeki özelde ise fetvâ literatüründeki yeri tespit edilecektir. 


Özet: Nukullü fetvâ mecmuaları medrese eğitimleri sonrasında ilmiye hiyerarşisinde yükselerek kâdılığa ya da müftülüğe atanan ilmiye mensuplarının şerî meselelerin hükümlerine kaynaklarıyla beraber ulaşabilmeleri için oluşturulan eserlerdir. Nukullü fetvâ mecmûaları üzerine çeşitli literatür çalışmaları yapılmış olmasına rağmen Babakûşî Abdurrahman Efendi’nin Bostânu Şeḳā’iḳi’n-Nuʿmân isimli eseri ilgili literatüre kaydedilmemiştir. Atâ’î’de Babakûşî Abdurrahman Efendi’nin hayatı hakkında bilgi verilmektedir. Atâ’î, onun, Baba Efendi’nin himmeti ile yükseldiğini ve martılık mertebesinden istidat sahiplerinin halkasına katıldığını ifade eder. Kendisi böylece Ebüssuûd Efendi’nin de mülâzımlığına kadar yükselir. Babakûşî Abdurrahman daha sonra müderrisliğe başlamıştır. Üç yıl süreyle İstanbul’da müderrislik yapmış, daha sonra Molla Ekmeleddin’in yerine Kefe müftüsü olmuştur. Ekmel Efendi diye meşhur olan Molla Ekmeleddin, Abdurrahman Efendi gibi Ebüssuûd Efendi’nin (ö. 982/1574) mülâzımıdır ve daha sonra da Kıbrıs’ın fethiyle oraya tayin olacaktır. Atâ’î’nin ifadesine göre Abdurrahman Efendi, Sahn müderrisi pâyesiyle atandığı bu görevde vefatına kadar kalmış ve Zilkâde 983/Şubat 1576’da vefat etmiştir.


Babakûşî’nin Osmanlı ilmiye teşkilatında yükseldiği en yüksek makam Kefe müftülüğüdür. Bu müftülüğe Atâ’î’nin de belirttiği gibi Sahn müderrisi pâyesi ile atanmıştır. Atâ’î, onun hocaları hakkında bilgi vermek yerine akrabasından Baba Efendi üzerinde durmuştur. Dolayısıyla elimizde hocaları hakkında bilgi bulunmamaktadır. Onu, Ebüssuûd Efendi’nin mülâzımı olması sebebiyle Osmanlı ilim geleneğine bağlayabiliriz.


Bu çalışmaya konu olan nüsha, Bâyezıd Devlet Kütüphanesi, Veliyüddin Efendi 1414 numarada kayıtlıdır. 237 varak olan nüsha, tespitlerimize göre eserin yegâne nüshasıdır. Babakûşi’nin mukaddimedeki ifadelerinden eserin vefatına yakın bir tarihte yazıldığı anlaşılmaktadır. Eserin hâmişlerinde yer alan ve birden fazla kalem tarafından yazıldığı anlaşılan çok sayıda not bulunmaktadır.  Burada, diğerlerine göre önemli görülen dördü tespit edilecektir.


Birincisi: Metinle aynı kalemle yazılan notlar. Bunlar genellikle Tatarhâniyye, Hidâye, İnâye, Keşfu’l-esrâr şerhu menâr gibi eserlerden yapılan nakillerdir.


İkincisi: Matlablar, yani ehemmiyetli meselelerdir.


Üçüncüsü: Diğerlerine nazaran özensiz notlar. Bunlar, kitabın genel üslubu çerçevesinde, müstensih/hattat olmadığını düşündüğümüz birisi tarafından yazılmıştır.


Dördüncüsü: Bazı soruların yer aldığı uyarı notları. Bunlar genellikle Türkçe’dir.


Eserin mukaddimesi (1a-2b), müellifin kim olduğu ve eserin mahiyeti hakkında bizlere yeterli bilgi vermektedir. Abdurrahman Efendi, bir mecmua kaleme alma niyetini gerçekleştirmek üzere imamların (imam şeklinde kullanalım) ve şeyhlerin (meşâyihin) görüşlerini nâsih ve mensûhu dikkate alarak araştırmaya başlamış, ayrıca meşâyihin amelde neyin kuvvetli, neyin ihtiyata ve takvaya uygun olduğu ile ilgili izahlarını da dikkate almıştır. Bu araştırmanın üç sene sürdüğünü ve bu süreçte Fetâva-yi Kādıhân’a ve Fetâva-yı Tatarhâniyye’ye özellikle müracaat ettiğini, ayrıca Osmanlı coğrafyasındaki bulduğu fıkıh kitaplarını da mütalaa  ettiğini kaydetmektedir. Bunları fasıllara ayırdığını, ayrıca hâmişlere matlaplar koyduğunu belirtmektedir. Daha sonra eseri, Bostânu Şeḳā’iḳi’n-Nuʿmân şeklinde isimlendirdiğini özellikle bostan ifadesi üzerinden anlatır. Mesîreten li’l-kudât ifadesinde bu durum görülmektedir. Kitabın ismindeki Şeḳā’iḳ-i Nuʿmân ifadesine atıf yapmamaktadır. Herhalde Şeḳ’āiḳ-i Nuʿmaniye isimli meşhur eser sebebiyle kasdının (yani Ebu Hanîfe (ö.150/767) ve talebeleri) olduğunu düşünmektedir. Kendisinin Deşt ve Kıpçak bölgesinde daha önce müftü olduğunu belirtmektedir. Bu geçmiş zaman sîgası ilginçtir, zira Atâ’î’nin verdiği bilgiye göre onun bu bölgede, vefatına kadar müftülük yaptığını biliyoruz. Fakat metinden anlaşılmaktadır ki eser, görevden ayrıldıktan sonraki bir sürecin mahsulüdür. II. Selim zamanında 974 tarihinde bu göreve atandığını belirtir ki bu Atâ’î’nin verdiği tarihle uyum içersindedir. Abdurrahman, ayrıca II. Selim’in saltanatının başında bu göreve geldiğini belirterek bu tarihi teyid eder. Esere başlamadan önce yaptığı bir alıntı eseri okuyanlara bir uyarı niteliğindendir. Fasl diye başlayan, hemen mukaddimeden sonraki bu bölümde, fetvânın üç imam yani Ebu Hanîfe, Ebu Yûsuf (ö.182/798) ve İmam Muhammed’in (ö.189/805) kavillerine göre olacağı, bunların mezheplerine itimad edildiği, hüsn-i sîretlerine  uyulduğu belirtilmiştir. Devamında, müftünün sırasıyla Ebu Hanîfe’nin, Ebu Yûsuf’un ve İmam Muhammed’in kavillerine göre fetvâ vereceği ifade edilir. Onların görüşlerini bulamazsa ve de müçtehid se ictihad (ictihad şeklinde kullanalım) edeceği ifade edilmiştir.


‘Şeyh şöyle demiştir’ diyerek başladığı bölüm ise Şerh-i Taḥâvî’den bir nakildir. Bu nakilde Ebu Hanîfe bir görüşte, Ebu Yûsuf ve İmam Muhammed bir görüşte ise müftünün muhayyer olduğu, dilerse Ebu Hanîfe’yi dilerse, iki imamın görüşü ile fetvâ verebileceği belirtilmektedir. Şayet bu iki imamdan birisi Ebu Hanîfe ile aynı görüşte ise onun görüşünü tercih edileceği de eklenmektedir. Bu bölüm, fetvâ usulü ile ilgili çok temel bazı bilgilerin verildiği bir giriş hüviyetindedir. Daha sonra ise fıkıh sistematiği içerisinde K. et-Ṭahâre’den başlayarak nakillere geçilmektedir.


Yukarıda şekillerle beraber bir kısmını aldığımız hâmişlerdeki notlar esere ayrı bir diğer katmaktadır (Şekil 5-10). Bu notlardan anlaşıldığına göre mıstarda yani satırlarda yazılan metinde müftâbih meseleler kaydedilmiş, müftâbih olmayan Şekil 5’deki ifadesiyle ‘amelde terevvî (iyi düşünülmesi gereken) olanlar’ ise hâmişe kaydedilmiştir. Diğer taraftan K. el-Kazâ bölümündeki Ebû Yûsuf’un görüşleri ile amel edilmesi kaydı da (Şekil 7) bu uygulamayı göstermesi bakımından önemlidir. Metindeki ve hâmişlerdeki notlardan Farsça kaynaklara da atıfların olduğu görülmektedir.


Bostân, isimli fetâva mecmûası Osmanlı merkez coğrafyası ile Kırım bölgesindeki ilmî birikime şahitlik etmiş bir âlimin eseri olması sebebiyle XVI. Asır Osmanlı çalışmalarında gözden kaçmaması gereken bir eserdir.



Kaynakça

  • Arslan, Emine. “Osmanlı Dönemi Nukullü Fetvâ Mecmûaları”. Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları 5 (Bahar 2008): 131-153.
  • Atâ'î, Nev‘îzâde. Ḥadâ’iḳu’l-Haḳā’iḳ fî Tekmileti’ş-Şeḳā’iḳ. nşr. Abdulkadir Özcan. İstanbul: Çağrı Yayın-ları, 1989.
  • Babakûşî, Abdurrahmân el-Filibevî. Bostânu Şeḳā’iḳi’n-Nuʿmân. Veliyüddin Efendi 1414:1a-237b. Bâye-zid Devlet Ktp.
  • Baltacı, Cahit. XV –XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Medreseleri. 2 cilt. İstanbul: İFAV, 2005.
  • İnalcık, Halil. “Kırım (Kırım Hanlığı)”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 25: 450-458. Ankara: TDV Yayınları, 2002.
  • İnalcık, Halil. “Devlet Giray”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 9:241-242. Ankara: TDV Yayınları, 1994.
  • İpşirli, Mehmet. “Mülazemet”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 31: 537-539 Ankara: TDV Yayınları, 2006.
  • el-Kefevî, Mahmud b. Süleyman. Ketâ’ibu Aʿlâmi’l-Aḫyâr. Nuruosmaniye 3048:1a- 391b. Süleymaniye Ktp.
  • Komisyon. Türkiye Türkçesi Ağızlar Sözlüğü. 12 cilt. Ankara: TDK Yayınları,1975.
  • Kiel, Machiel. “Filibe”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 13: 79-82. Ankara: TDV Yayınları, 1996.
  • Özen, Şükrü. “Osmanlı Dönemi Fetvâ Literatürü”. TALİD 3, sy. 5 (2005): 249-378.
  • es-Semerkandî, Ebu’l-Kāsım Nâsıruddin Muhammed b. Yusuf. el-Mülteḳat fi’l-fetâva’l-Hanefiyye. thk. Mahmud Nassar es-Seyyid Yusuf Ahmed. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2000.
  • el-Bâbertî, Ekmeleddin. el-İnâye. 10 cilt. Beyrut: Darulfikr, ts.
  • Tahir, Bursalı Mehmet. Osmanlı Zamanında Yetişen Kırım Müellifleri. haz. Mehmet Sarı. Ankara: Kültür Bakanlığı, 1990.
  • Özel, Ahmet. “Bezzâzî”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 6:113-114. Ankara: TDV Yayınları, 1992.

An Unnoticed Fatwa Book: Bostānu Shaqā’iq al-Nuʿmān

Yıl 2017, Cilt: 21 Sayı: 3 - Kur'an Araştırmaları Özel Sayısı, 1775 - 1796, 15.12.2017
https://doi.org/10.18505/cuid.347905

Öz




















Abstract: The corpus of fatwa named as Bostānu Shaqā’iq al-Nuʿmān, recorded in the Veliyuddin
Efendi section under the number 1414 at Beyazıd State Library. It has been
ignored so far. Because of its name, it may be thought that it is a part of
Tashkoprulüzāde’s (d. 968/1561) book Sha
ā’i-i Nuʿmāniyya, but it is a nuqullu fatwa collection
of Babakūshī
ʿAbdurrahmān
Efendi. In the famous Sha
qā’iq appendix Atā’ī,
which gives information about the biography of Abdurrahmān Efendi (d.983/1576)
does not mention the book with this name. Abdurrahman Efendi who was from a
family in Plovdiv region worked in different positions in Istanbul and Edirne.
Then, he was appointed as a mufti to Kefe, Crimea. He died in 983/1576. There
is no information about his scholarly identity in
‛Aṭā‛ī (d.
1045/1635) except being the intern
of
Abū l-Suʿūd Efendi (d. 982/1574) . In this essay, first of
all, the place of Babakūshī in Ottoman Islamic Law tradition will be
determined, and the features of the manuscripts and some notes on the
postscript will be studied. In assessment section, especially because of the
notes on the manuscripts, it has to be studied in terms of Islamic Law
literature and its place should be figured out in fatwa literature.

Summary: Nuqullu Fatwa collections that included citations were the books that were created for people to have access to the ruling on legal issues of scholars who were appointed as Muslim judges or muftis together with their sources and background. Although there are several studies in the literature about fatwa collections with citations Babakūshī ʿAbd al-Raḥmān Efendi's book titled Bostânu Shaqā'iḳ al-Nuʿmān was not included in the literature. Aṭāī provides information about the life of Babakūshī Abdurrahman Efendi. Atâ'î explains that he climbed the stairs with the help of Baba Efendi and joined the special group of people with aptitude at the level of apprenticeship. Then he raised also to the level of being the intern of Abū l-Suʿūd Efendi. Later, Babakūshī ʿAbd al-Raḥmān started to teach. He taught as a teacher for three years in Istanbul and then became the Mufti of Kefe replacing Molla Akmal al-Dīn. Molla Ekmeleddin, who was better known as Ekmel Efendi, just like ʿAbd al-Raḥmān Efendi, was an apprentice of Abū l-Suʿūd Efendi (death 982/1574) and would later be transferred to Cyprus after the island was conquered. According to Aṭāī, ʿAbd al-Raḥmān Efendi remained in that position which he was appointed as Ṣahn teacher until his death and died in Zilqāda 983/February 1576. The highest position that Babakūshī took among the religious scholars organization in the Ottoman Empire was being the Mufti of Kefe. As stated by Aṭāī, he was appointed as the Mufti of Kefe with the title of Ṣahn teacher. Instead of giving information about his teachers, Aṭāī mostly concentrated on Baba Efendi who was one of his relatives. Therefore we do not have information about his mentors/teachers. We can say that he belonged to the Ottoman school of scholars since he was an apprentice of Abū l-Suʿūd Efendi. The copy which is the subject matter of this study is registered as Veliyüddin Efendi with number 1414 at Bāyezıd State Library. According to our research, the copy which has 237 sheets is the only copy of the book. From the expressions of Babakūshī in the preface, it is concluded that the book was written close to his death. There are several notes written with different pens as footnotes of the book. Here, four of them which are considered to be more important will be identified.First: Notes written with the same pen as the main text. These are generally citations from books such as Tatarkhāniyye, Hidāya, İnâya, Kashf al-Asrâr Sharḥu Manār .Second: are 'maṭlabs' i.e. important matters . Third: are relatively inelaborate notes. These were written by someone who we thought was not a copyist/calligrapher when compared with the general style of the book . Fourth: Warning notes which included some questions. These are generally in Turkish. The preface of the book (1a -2b), provides sufficient information about who the author was and the nature of the book. ʿAbd al-Raḥmān Efendi, with the intention of writing a collection, started to research taking into account imams' and shaykhs' nāsikh and mensūkh and he also considered sheikhs' explanations about what was definite and what needed caution and taqwa in practice. He recorded that this search lasted for 3 years and he referred especially to Fatāwa-yi Qādikhān and Fatāwa-yı Tatarkhāniyya within this period and additionally reviewed and studied Islamic Law (fiqh) books that he found in the Ottoman Empire. He described that he divided these into chapters and inserted subject matters in the footnotes. Then he described how he gave the title , Bostānu Shaqā'iḳ al-Nuʿmān to the book emphasizing especially bostan .This could be seen in the expression, Masīratan li'l-Qudāt . No reference was made to Shaqā'iḳ al-Nuʿmān in the title of the book. Probably he had his intentions due to the famous book titled Şeḳ' āiḳ-i Nuʿmaniye (i.e. Abū Ḥanīfa (d.150/767) and his pupils) . In the chapter which started with Fasl right after the preface the author said that fatwa would be issued based on the opinions of three imams, namely Abū Ḥanīfa, Abu Yūsuf (d.182/798) and Imām Muhammed (d.189/805) that their madhap was followed and their good morals were observed. Then, it was stated that the Mufti could issue fatwas according to the opinions of first, Abū Ḥanīfa, then Abu Yūsuf and finally Imam Muḥammed. It was also stated that if he could not find their opinions and had himself muctehid, he could give his ictihad. The Fatwa collection, Bostān, is an important work among the 16th century Ottoman books since it is an important scholar's book who had witnessed Islamic knowledge in the central Ottoman Empire and Crimean region.

Kaynakça

  • Arslan, Emine. “Osmanlı Dönemi Nukullü Fetvâ Mecmûaları”. Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları 5 (Bahar 2008): 131-153.
  • Atâ'î, Nev‘îzâde. Ḥadâ’iḳu’l-Haḳā’iḳ fî Tekmileti’ş-Şeḳā’iḳ. nşr. Abdulkadir Özcan. İstanbul: Çağrı Yayın-ları, 1989.
  • Babakûşî, Abdurrahmân el-Filibevî. Bostânu Şeḳā’iḳi’n-Nuʿmân. Veliyüddin Efendi 1414:1a-237b. Bâye-zid Devlet Ktp.
  • Baltacı, Cahit. XV –XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Medreseleri. 2 cilt. İstanbul: İFAV, 2005.
  • İnalcık, Halil. “Kırım (Kırım Hanlığı)”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 25: 450-458. Ankara: TDV Yayınları, 2002.
  • İnalcık, Halil. “Devlet Giray”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 9:241-242. Ankara: TDV Yayınları, 1994.
  • İpşirli, Mehmet. “Mülazemet”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 31: 537-539 Ankara: TDV Yayınları, 2006.
  • el-Kefevî, Mahmud b. Süleyman. Ketâ’ibu Aʿlâmi’l-Aḫyâr. Nuruosmaniye 3048:1a- 391b. Süleymaniye Ktp.
  • Komisyon. Türkiye Türkçesi Ağızlar Sözlüğü. 12 cilt. Ankara: TDK Yayınları,1975.
  • Kiel, Machiel. “Filibe”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 13: 79-82. Ankara: TDV Yayınları, 1996.
  • Özen, Şükrü. “Osmanlı Dönemi Fetvâ Literatürü”. TALİD 3, sy. 5 (2005): 249-378.
  • es-Semerkandî, Ebu’l-Kāsım Nâsıruddin Muhammed b. Yusuf. el-Mülteḳat fi’l-fetâva’l-Hanefiyye. thk. Mahmud Nassar es-Seyyid Yusuf Ahmed. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2000.
  • el-Bâbertî, Ekmeleddin. el-İnâye. 10 cilt. Beyrut: Darulfikr, ts.
  • Tahir, Bursalı Mehmet. Osmanlı Zamanında Yetişen Kırım Müellifleri. haz. Mehmet Sarı. Ankara: Kültür Bakanlığı, 1990.
  • Özel, Ahmet. “Bezzâzî”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 6:113-114. Ankara: TDV Yayınları, 1992.
Toplam 15 adet kaynakça vardır.

Ayrıntılar

Konular Din Araştırmaları
Bölüm Araştırma Makaleleri
Yazarlar

Ahmet Furat 0000-0001-8361-6879

Yayımlanma Tarihi 15 Aralık 2017
Gönderilme Tarihi 30 Ekim 2017
Yayımlandığı Sayı Yıl 2017Cilt: 21 Sayı: 3 - Kur'an Araştırmaları Özel Sayısı

Kaynak Göster

ISNAD Furat, Ahmet. “Gözlerden Kaçmış Bir Fetâva Mecmûası: Bostânu Şekā’iki’n-Nuʿman”. Cumhuriyet İlahiyat Dergisi 21/3 (Aralık 2017), 1775-1796. https://doi.org/10.18505/cuid.347905.

Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.