Standard language, which follows rules of dictionary and grammar, undergoes various changes when it is the subject of literature, especially poetry. These changes, called linguistic deviation, are due to the poet’s expression of his feelings and thoughts by forcing the possibilities of language. In this direction, language deviations can be defined as the dispositions where the author goes out of the standard language, as in the examples of changes in the pronunciation (ṣavt), form (ṣarf) or spelling (kitābet) of the words, the derivation of new words that are not used in the language (irticāl) and the deterioration of the syntax (naḥv). According to many literary critics such as Ibn Hishām al-Ansārī (d. 761/1360) and ʿAbd al-Qādir al-Baghdādī (d. 1093/1682), this language used by Arab poets who were not influenced by foreign languages, namely the Cāhilī, Muḥaḍram and Islāmī poets (ḳudemâ), was acceptable and it is considered as ḍarūrātuş-şiʿriyye (poetry necessities). In this context, deviations that do not comply with the standard language are tried to be explained with dialect differences, different variants of the couplet or various interpretations. However, some scholars such as Ibn Fāris (d. 395/1004) and Abū al-Ḥasan al-Jurjānī (d. 392/1001-1002) argue that these usages are laḥn (linguistic mistakes). According to these names, it is not correct to explain the poets’ use, which are contrary to the standard language rules, with excessive interpretations (takalluf). Assuming that linguistic deviations are laḥn, they cannot represent a superiority in terms of literary value, but when considered as a necessity, they represent a superiority within the framework of certain criteria. But any specific criteria have been determined before about which linguistic deviations represent the superiority. Therefore, in our study, the theories put forward about the accuracy of linguistic deviations that exceed the standard language rules will be examined and the necessary criteria for them to represent a superiority will be determined. In this direction, the difference in meaning and form that this deviation adds to the expression becomes important. If the language deviation, which is contrary to the standard sentence structure, does not comply with the language rules in any aspect and does not add any superiority to the poem in terms of meaning and form, it does not seem possible for such uses to represent a more fluent and persuasive language (al-Balāgha). However, the language deviation reveals a new meaning or form that is not found in the standard expression, and if this usage complies with the standard language rules, it represents a more eloquently language. The degree of violation of the purity and perfection of language (faṣāḥa) of a statement is related to the violation of qiyās (analogy?) and grammatical incongruity mentioned in the rhetoric books. The contravention of common language rules of these uses, which are not considered faṣīḥ, varies. As a matter of fact, some of these were seen as minor mistakes that could be ignored, while others were considered as major mistakes. For this purpose, a conceptual framework about linguistic deviations is drawn at the introduction of the article, and the literary theories on the subject are examined in the first chapter. In the second part, it is argued that linguistic deviations represent a superiority depending on certain criteria by giving examples from the poems of the period of Jāhilīyah.
Arabic Language and Rhetoric Poetry of Jāhiliyah Standard Language Poetic Necessity Lan-guage Deviation Laḥn
Sözlük ve gramer kurallarına uygun olan ölçünlü dil, edebiyata bilhassa şiire konu olduğunda çeşitli değişikliklere uğrar. Dil sapmaları adı verilen bu değişiklikler, şairin, dilin imkânlarını zorlayarak duygu ve düşüncelerini anlatmasından kaynaklanır. Bu doğrultuda dil sapmaları, kelimelerin telaffuzunun (ṣavt), biçiminin (ṣarf) ya da yazımının (kitâbet) değişmesi; ilgili dilde kullanılmayan yeni lafızların türetilmesi (irticâl) ve sözdiziminin (naḥiv) bozulması örneklerinde olduğu gibi yazarın, standart dilin dışına çıktığı tasarruflar olarak tanımlanabilir. İbn Hişam el-Ensârî (öl. 761/1360) ve Abdülkadir el-Baġdâdî (öl. 1093/1682) gibi pek çok edebiyat tenkitçisine göre farklı dillerden etkilenmemiş Arap şairlerin, yani ḳudemâ olarak nitelendirilen Câhiliyyûn, Muḥaḍramûn ve İslâmiyyûn adlı şair tabakalarının kullandıkları dil sapmaları makbul sayılıp ḍarûrâtüş-şiʿriyye (şiir zaruretleri) olarak değerlendirilir. Bu çerçevede ölçünlü dile uymayan dil sapmaları, lehçe farklılıkları, ilgili beytin farklı varyantları ya da çeşitli yorumlarla izah edilmeye çalışılır. Fakat İbn Fâris (öl. 395/1004) ve Ebü’l- Ḥasen el-Cürcânî (öl. 392/1001-1002) gibi bazı âlimler, şair de olsa hiç kimsenin hatadan masum olmadığını dolayısıyla da ilgili kullanımların laḥn (hata) olduğunu öne sürer. Bu isimlere göre şairlerin standart dil kurallarına aykırı olan tasarruflarını zorlama yorumlarla açıklamak anlamlı olmadığı gibi doğru da değildir. Dil sapmalarının hata olduğu varsayıldığında bunların edebî değer açısından, sapma olmayan bir metinden daha üstün olması mümkün değilken zaruret olarak değerlendirildiklerinde belirli kıstaslar çerçevesinde daha üstün olabilirler. Fakat hangi şiir zaruretlerinin bu üst dili temsil ettiği konusunda daha önce belirli kriterler ortaya konulmamıştır. Bu yüzden çalışmamızda ölçünlü dil kurallarını aşan dil sapmalarının doğru olup olmadığı hakkında ortaya atılan teoriler incelenip bunların üst bir dili temsil etmesi için gerekli olan ölçütler tespit edilecektir. Bu bağlamda dil sapmasının sebep olduğu fesâhat ihlali ile bu sapmanın ifadeye kattığı anlam ve şekilsel form önem kazanmaktadır. Standart cümle yapısına aykırı olan dil sapması hiçbir yönü ile dil kurallarına uymuyor ve şiire anlam ve şekil açısından hiç bir meziyet katmıyor ise bu tür kullanımların üst bir dili temsil etmesi mümkün görünmemektedir. Fakat ilgili dil sapması standart ifadede bulunmayan yeni bir anlam veya şekli ortaya koyuyor ve bu kullanım bir yönü ile ölçünlü dil kurallarına uyuyor ise üst bir dili temsil eder. Bir ifadenin fesâhati ihlal derecesi ise belâğat kitaplarında zikredilen kıyâsa muḫâlefet ve teʾlîf zaafı ile yakından alakalıdır. Bu çerçevede yaygın kelime kurallarına (sarf) aykırı olan kullanımlar kıyâsa muḫâlefet, cümle yapısına (nahiv) aykırı olanlar ise teʾlîf zaafı olarak adlandırılır. Fasih sayılmayan bu tasarrufların yaygın dil kurallarına aykırılığı, oluşan hatanın boyutu ile ilişkili olarak değişmektedir. Nitekim bunlardan bazıları göz ardı edilebilir küçük hatalar, diğerleri ise büyük fesâhat ihlalleri olarak değerlendirilmektedir. Kısaca dil sapmalarının daha üst bir dil kullanımını temsil etmesi için ilgili zaruretler standart dil kuralları ile izah edilebilmeli ve muhatapta uyandırdığı etki ölçünlü dilden daha fazla olmalıdır. Aksi takdirde şairin yaptığı tasarruf, anlamsız; ilgili dil sapması ise hatalı olacaktır. Çünkü şair, dil sapması olan bu lafız yerine, vezne uygun başka bir kelime seçebilir ya da bu lafzın yerini değiştirebilirdi. Bu doğrultuda makalenin girişinde dil sapmaları hakkında kavramsal bir çerçeve çizilip ilk bölümde konuyla ilgili edebiyat nazariyeleri incelenecektir. İkinci bölümde ise Cahiliye dönemi şiirlerinden örnekler verilerek dil sapmalarının belirli ölçülere bağlı olarak üstünlük ifade ettiği öne sürülecektir.
Arap Dili ve Belagatı Cahiliye Şiiri Ölçünlü Dil Şiir Zarureti Dil Sapmaları Lahn
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 8 Ocak 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 25 Sayı: 2 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.