It is known that the science of recitation is one of the important branches of Islamic sciences in terms of its subject. It is stated that the science of recitation is intertwined with the Qurʾān and has an important place in terms of tafsīr, ḥadīth and law sciences. In this respect, it is understood that the recitation of Yaʿqūbis one of the ten sound recitations accepted as authentic and mutawātir (Consecutive). Although there are comparative works in whichYaʿqūb's recitation is mentioned together with other recitations, it is striking that there is no study in whichYaʿqūb's recitation is handled separately. In this study, it is aimed to clarify the issues in Yaʿqūb’s recitation, even though they are not in other recitations. It is understood that Yaʿqūb’s recitation has some differences compared to other recitations and contains some unique features. In this respect, these issues specific to Yaʿqūb reading are frequently encountered in dictionaries and tafsīr sources. In this article, it is planned to evaluate the recitation of Yaʿqūb in two parts. In the first chapter, the procedural rules of Yaʿqūb recitation are given and the subjects are explained with the sampling method. In the second part, attention is drawn to the points where Yaʿqūb recitation differs from other recitations. What is meant by the rules of procedure in the science of recitation is the set of general rules that take place when conditions such as madd, qasr, izhār, idghām and iqlāb are met. Farsh, recitation on the other hand, is the different reading of certain words independent of these rules. There are different views on the reading of the pronoun hā, which is evaluated within the framework of the rules of procedure. Recitation imams state that it is controversial whether the pronoun hā in the dual and plural pronouns which comes after the silent letter, can be read with damma (u sound) or kasrah (i sound). When the recitation of Ya'qūb is examined, it is understood that all pronouns of this type are read with damma and this view is preferred. It is stated that there is no consensus on the use of the letter mīm, which is a sign of plurality with kasrah or damma. In this regard, Ya'qūb subordinates the letter mīm to the letter hā, Where the letter hā is pronounced damma, it reads the letter mīm as damma, and where the letter hā is pronounced as damma, it reads the letter mīm with kasrah and does not go beyond this limit. Idghām, which is used as a concept in the science of recitation, is the combination of two letters that are mutamasil, mutaqārib or mutajānis, transforming them into a single letter and forming it. It is stated that Abu 'Amr was the imam of the recitation, who practiced İdghām-ı kabir, which is one of the important subjects of the science of recitation and tajwīd (the rules of recitation), and that Ya'kūb came later. It is seen that some recitation imams on the subject of waqf (stopping) did not make any changes regarding the words dedicated on it, by complying with the way it was written in the musḥaf (the Qur’ān) . However, it is striking that there are some changes in the recitation of Ya'qūb. As a concept used in the science of recitation, farsh is the reading of the words in the Qur'ān in different ways by the recitation imams and attributing each recitation to its owner. Therefore, these differences take place in all recitations and this subject is also known as Farshu'l-Khurūf or al-Furū'. When we look at the difference between farsh and usūl in the science of recitation, it is seen that the usūl is realized within the framework of certain rules, while the farsh is formed independently of these rules.
Kıraat ilminin konusu itibariyle önemli ilim dallarından birisi olduğu bilinmektedir. Zira Kıraat ilminin Kur’an’la iç içe olduğu tefsir, hadis ve fıkıh ilimleri açısından da önemli bir yere sahip olduğu bir gerçektir. Kıraat ilmiyle iştigal eden âlimlerinden bazılarının eda ve tecvid konusuna ağırlık verip usûl kurallarına ve ferşî farklılıklara değinmediği, diğer bazı âlimlerin de anlam bakımından problemli görünen kıraatleri netliğe kavuşturmaya çalıştığı görülmektedir. Bu bakımdan Ya‘kûb el-Hadramî kıraatinin, sahih ve mütevâtir olarak kabul edilen on sahih kıraatten biri olduğu anlaşılmaktadır. Ya‘kûb el-Hadramî kıraatinin diğer kıraatlerle birlikte zikredildiği karşılaştırmalı eserler mevcut olmakla birlikte Ya‘kûb kıraatinin müstakil olarak ele alındığı iki tez çalışmasının var olduğu göze çarpmaktadır. Yapılan bu çalışmalarda kıraatin özellikleri ve delillerinin yanısıra usûl ve ferş hususlarına da yer verilmiştir. Bu çalışmada ise, diğer çalışmalarda ele alınmayan ve başka kıraatlerde olmadığı halde sadece Ya‘kûb kıraatinde yer alan konuların açığa kavuşturulması hedeflenmektedir. Aynı şekilde bu çalışmada Ya‘kûb kıraatiyle alakalı usûl ve ferş kaidelerinin birlikte zikredilmesi amaçlanmaktadır. Ya‘kûb kıraati diğer kıraatlera nazaran bazı farklılıklar içermekte ve kendine özgü bir takım özellikler barındırmaktadır. Bu bakımdan Ya‘kûb kıraatine özgü bu hususlara sözlüklerde ve tefsir kaynaklarında çokça rastlanmaktadır. Yapılan çalışma sayesinde sadece Ya‘kûb kıraatinde yer alan usûl ve ferşî farklılıklar netliğe kavuşturulacaktır. Bu makalede Ya‘kûb el-Hadramî kıraatinin iki bölüm halinde değerlendirilmesi planlanmaktadır. Birinci bölümde kıraatin hangi rivayetlerle nakledildiğine işaret edilmektedir. Alanda yapılan tarama neticesinde Ya‘kûb’un bu rivayetleri dört senetle aktardığı anlaşılmaktadır. Makalede kıraatin usûl kaidelerine yer verilmekte ve konular örnekleme yöntemiyle açıklanmaktadır. İkinci bölümde de sûrelerde yer alan ferşî farklılıklara değinilmekte ve ilgili kıraatin diğer kıraatlerden ayrıştığı noktalara dikkat çekilmektedir. Kıraat ilmi içerisinde yer alan usûl kaideleriyle kastedilen husus, med, kasr, izhâr, idğâm ve iklâb gibi şartları oluştuğunda gerçekleşen genel kurallar bütünüdür. Ferş ise, bu kaidelerden bağımsız belirli bazı kelimelerin farklı şekilde okunmasıdır. Usûl kuralları çerçevesinde değerlendirilen hâ zamirinin okunuşu konusunda farklı görüşler benimsenmektedir. Kıraat imamları, sâkin yâ harfinden sonra gelen tesniye ve Cem‘ zamirlerindeki hâ zamirinin damme veya kesra ile okunabileceği konusunun ihtilaflı olduğunu belirtmektedirler. Ya‘kûb kıraati incelendiğinde bu türdeki bütün zamirlerin damme harekesiyle okunmakta olduğu ve bu görüşün tercih edildiği anlaşılmaktadır. Cem‘ alameti olan mîm harfinin kesre veya damme ile okunması konusunda ise görüş birliğinin olmadığını ifade edilmektedir. Bu hususta Ya‘kûb mîm harfinin harekesini hâ harfinin harekesine tabi kılmakta, hâ harfinin dammeli okunduğu yerlerde mîm harfini de dammeli okumakta, kesre’li okunduğu yerde de mîm harfini kesreli okumakta ve bu ölçünün dışına çıkmamaktadır. Kıraat ilminde bir kavram olarak kullanılan idğâm, mütemâsil, mütekârib veya mütecânis olan iki harfin birleştirip tek harf haline dönüştürülmesi ve şeddelenmesidir. Kıraat ve tecvid ilminin önemli konularından birisi olan İdğâm-ı kebîr’i en çok uygulayan kıraat imamının Ebû ‘Amr olduğu, daha sonra da Ya‘kûb’un geldiği belirtilmektedir. Vakf mevzusunda bazı kıraat imamlarının mushafta yazıldığı şekle riayet ederek, üzerinde vakfedilen kelimelerle ilgili herhangi bir değişiklik yapmadıkları görülmektedir. Ancak Ya‘kûb kıraatinde bir takım değişikliklerin var olduğu göze çarpmaktadır. Aslî olmayan ve mütekellim’e delalet eden izafet yâ’sı üzerinde nasıl vakfedileceği konusu önem arz etmektedir. Kıraat âlimlerinin konuyla ilgili farklı görüşler benimsedikleri bilinmektedir. Ya‘kûb kıraatinde kabul edilen görüşün, Kur’an’da yer alan bütün izafet yâ’larının, sonrasında hemze-i katı‘ bulunan yerlerde sakin okunması gerektiği şeklinde ifade edilebilir. Vakf konusuyla ilgili bir diğer mevzu da, Mushaf’ta yazılı bulunmayan fakat tilavet esnasında zikredilen zâide yâ harfi üzerinde vakf edilmesidir. Ya‘kûb kıraatinde ister vasl halinde isterse de vakf halinde olsun bu zâide yâ’ların zikredildiği ve hazfedilmediği görülmektedir. Kıraat ilminde kullanılan bir kavram olarak ferş, Kur’an’daki kelimelerin Kıraat imamları tarafından farklı şekillerde okunması ve her okuyuşun sahibine nispet edilmesidir. Dolayısıyla bu farklılıklar bütün kıraatlerde yer almakta ve bu konu Ferşu’l-Hurûf yada el-Furû‘ adıyla da anılmaktadır. Kıraat ilmindeki ferş ve usûl arasındaki farka bakıldığı zaman usûl’ün belli kurallar çerçevesinde gerçekleştiği, ferş’in ise bu kurallardan bağımsız olarak meydana geldiği görülmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 25 Ağustos 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 25 Sayı: 3 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.