Akıl ile anlaşılan ve âleme müdahale etmeyen bir ilâhın varlığını kabul edip nübüvvet tarafından ortaya konulan âhiret inancını inkâr etmek manasına gelen deizm, Avrupa’da Aydınlanma dönemiyle birlikte özellikle pozitif bilim çevrelerinde itibar görmeye başlamıştır. Deizm’in Avrupa’da gelişmesinde Descartes, Newton, Voltaire, David Hume ve Kant gibi filozof ve bilim adamlarının düşüncelerinin önemli etkisinin olduğu söylenebilir. İslâmî ıstılahlar arasında deizme manasıyla karşılık gelecek bir kelime olmamakla birlikte Dehriyye, Berâhime, ilhad ve zındıklık gibi kelimeleri, deizm ve ateizmin manalarını ihtiva edecek şekilde farklı inkâr anlayışları için kullanılmıştır. Bununla birlikte “Dehrîyye”nin ateizme daha yakın bir manada, “Berâhime”nin peygamberliği inkâr etme şeklinde daha hususi manada “ilhad” ve “zındıklık” kelimelerinin ise, İslâm’ın esaslarına reddetme manasına gelen her çeşit inkârı ifade için kullanıldığı görülmüştür. Deizmin dünyada ve ülkemizde ilgi konusu olmasına paralel olarak konunun lehinde ve aleyhinde yapılan çalışmalarda gözle görülür bir artış olmuştur. Bu makalede âhiret hayatının varlığına dair İmam Mâtürîdî’nin zikrettiği aklî deliller ele alınmıştır. Bu konuda özellikle Te’vîlâtü Ehli’s-sünne’de yer alan deliller inceleme konusu yapılmıştır. Ayrıca Mâtürîdî’nin belirttiği şekilde nübüvvet ispat edilmekle âhiret hayatının varlığı da ispat edilmiş olacağından onun Kitâbü’t-Tevhîd’de nübüvvetin gerekliliği konusunda yaptığı geniş açıklamalara da yer verilmiştir. Mâtürîdî, Kur’an’a inanmayanların onda yer alan delilleri de kabul etmeyeceklerine dikkat çekerek onlar için aklî delil getirmenin önemli olduğunu belirtmiştir. İnsanların âhiret hayatını inkâr etme sebeplerini sorgulayan Mâtürîdî, insanların her şeyi kendi güçlerine göre mukayese ederek anlamaya çalışmalarını, âhiret hayatının inkârında önemli bir sebep olarak görür. O, insanların ölüleri diriltmeye kendi güçlerinin yetmeyeceğini sanmalarının, ahiret hayatını inkârda önemli etkisi olduğunu açıklar. Şayet onlar, göklerin ve yerin yaratılışına bakıp düşünselerdi, Allah Teâlâ’nın kudretinin mahlûkatın gücünden farklı olduğunu bileceklerdi. Ayrıca âlemi yaratan Allah’ın onu sadece yok olmak üzere yaratmış olmasının abes ve faydasız bir iş olacağına dikkat çeken İmam Mâtürîdî, onun bir gayesinin olması gerektiğini belirterek bu durumun yaratılanların yaptıklarının karşılığını göreceği âhiret hayatının varlığına delalet ettiğini söylemiştir. İmam Mâtürîdî, akıl ve irade gibi üstün sıfatlara sahip olan insanın bir gaye bulunmadan yani başıboş yaratılmasının akıl ve hikmet açısından geçersiz olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca “Dünya, ebedî olsaydı, işlenen amellerin karşılığını vermek mümkün olmazdı” diyen Mâtürîdî, insanlar tarafından fazilet ve kötülük sahibi kimsenin birbirinden ayırt edilmesi ve herkese işlediğinin karşılığının verilmesi gerekli görülmekle, insanın dünyada imtihan için yaşadığının kabul edildiğini belirtip bunun karşılığın tam manasıyla âhirette görüleceğini açıklamıştır.
Deism, which is known for denying the belief in prophethood and the hereafter while accepting the existence of a deity who is understood through reason but does not interfere with the universe while, has gained increasing popularity especially in positive scientific circles in Europe with the Enlightenment period. The development of deism in Europe has been significantly influenced by the ideas of philosophers and scientists such as Descartes, Newton, Voltaire, David Hume, and Kant. Although there is no word in Islamic terminology that corresponds with the meaning of deism, terms such as Dahriyya, Barāhima, ilhad and heresy have been used to refer to different types of denial, including deism and atheism. However, it can be said that “Dahriyyah” is closer to atheism in meaning, while “Barāhima” is used in a more specific sense to deny prophethood. The words “ilhad” and heresy are used to express any kind of denial that rejects the principles of Islam. Parallel to deism being a subject of interest in our country and around the world, there has been a significant increase in studies conducted both in favour and against it. In this article, the rational proofs mentioned by Māturīdī regarding the existence of the hereafter, which deism rejects, have been discussed. In particular, the evidence found in the exegesis of relevant verses of the Qur’ān in Kitab al-Ta’wilat have been subject to examination. Māturīdī has emphasized the importance of providing rational proof for those who do not believe in the Qur’ān, stating that they will not accept any evidence derived from it. Māturīdī, who researched the reasons why people deny the afterlife, explained that people’s attempt to understand everything by comparing them to their own abilities is an important reason for the denial of the afterlife. According to him, people deny the afterlife because they believe that the power to resurrect the dead is beyond their own abilities and assume that their power is not enough for such an act. If they had contemplated the creation of the heavens and the earth, they would have realised that Allāh’s power is different from the power of His creatures. Furthermore, Imam Māturīdī pointed out that it would be absurd and pointless for Allāh, the Creator of the universe, to have created it solely for the purpose of its destruction. He emphasised that there must be a purpose for its creation, and that this purpose indicates the existence of the afterlife, where the actions of the created beings will be accounted for. In addition, Māturīdī, who said “If the world was eternal, it would not be possible to repay the deeds done,” emphasised the necessity of distinguishing between virtuous and evil individuals and giving everyone the reward or punishment they deserve. He acknowledged that human beings live in this world as a test, and the true consequences of their actions will be revealed in the hereafter.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kelam |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 18 Temmuz 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 27 Sayı: 2 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.