Dünyevîleşmeden kastımız sekülarizm değil, kişinin dünyanın geçici
heveslerine bel bağlaması, mâsivâya gönül vermesidir. Dünyadan soyutlanmak,
Allah’ın helâl kıldığı dünya nimetlerini haram kılmak, dünya hayatının gerçeklerinden
kaçınmak ne İslâm’ın, ne de İslâm tasavvufunun ruhunda görülebilir. Günümüzde
gerek bazı müslüman düşünürleri, gerekse batılı araştırmacılar tarafından sûfîlere
yönelik dile getirilen eleştiri ve tenkitlerde ifade edildiği gibi, zühd olgusu manastır
hayatının, doğu mistisizminin uzantısı değil, Kur’ânî bir kavramdır. Biz bu
çalışmamızda Kur’ân’ın dünya hayatına nasıl baktığını, Kur’ân’ın tebliğcisi olarak
Hz.Muhammed (s.)’in hayatında zühdün hangi düzeyde görüldüğünü,
mutasavvıfların zühd kavramına yükledikleri anlamları tetkik etmeye çalışacağız.
Tasavvufa ve mutasavvıflara yöneltilen bir lokma, bir hırka anlayışının, madde ve
dünyadan el etek çekme düşüncesinin ne kadar tutarlı olup olmadığını
değerlendirmeye çalışacağız. Kendi değerlendirmelerimizi sunarken, temel tasavvuf
kaynaklarında yer alan zühd konusundaki sûfî söylemlerini ortaya koymaya gayret
göstereceğiz. Araştırmamız boyunca kimi sûfîlerin zühd konusunda ne tür
yanlışlıklara düştüklerini de yer yer dile getirmeye çalışarak, ifrat ve tefrit çizgisinden
uzak, bencilliğin ve maddenin bağımlısı haline bürünen insanlara, madde bağımlısı
değil maddenin hâkimi, altın ve dinarın değil Hakk’ın kulu olmanın örneğini sunan
mutasavvıfların yaklaşımları ile konuya açıklık kazandırmak istiyoruz. Konunun
kavramsal boyutunu ortaya koyarak çalışmamızı sürdürebiliriz
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2002 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2002 Cilt: 6 Sayı: 1 |
CUIFD Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.