Immanuel Kant (1724-1804), spekülatif felsefe alanında, özellikle
epistemolojide açtığı eleştiri çığırı sayesinde kazandığı haklı ünle, felsefe tarihinin en
büyük filozoflarından birisi olarak nitelendirilmeye hak kazanmış bir filozoftur.1
Kant’ın
ünü eleştiri felsefesinde öncü olma başarısı ile sınırlı değildir kuşkusuz. Eleştirinin
ona kazandırdığı başarılardan birisi de, bilginin kaynağı konusunda çok eskilere
dayanan rasyonalizm-ampirizm çatışmasında bir orta yol bulmasıdır. Dogmatik, doğal
olarak rasyonalist gelenekten gelen Kant, karşıt felsefenin zirvesi kabul edilen ünlü
İskoç filozof David Hume (1711-1776)’ un felsefesinin de belki bu denli yankı
bulmasına katkıda bulunmuştur. Çok başarılı bir Hume yorumcusu olarak gözüken
Kant, Hume’un felsefesini büyük bir ustalıkla tahlil ederek yararlandığı gibi,
ampirizmin genel çıkmazlarına da işaret ederek eleştiriler getirmiştir.2
Kant’la ilgili bu
kısa değerlendirmeden sonra, onun bilginin kaynağı konusundaki düşüncesinin daha
iyi anlaşılmasını sağlayacağı düşüncesiyle, felsefe tarihinde bu konunun en hararetli
tartışmalarına sahne olan ampirizm-rasyonalizm çatışmasının kısa bir tarihçesini
vermek istiyoruz
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2002 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2002 Cilt: 6 Sayı: 1 |
CUIFD Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.