Alman bilim insanları, sanatçıları ve
politikacılarının nasyonal sosyalist diktatörlüğün baskısı altında zorunlu göç süreci
oldukça geniş bir kesimi kapsıyordu. 1933 yılı ve sonrasında birçok ülkede
bulunan almanca konuşan mültecilerin sayısı Türkiye’ye sığınanların sayısından
fazlaydı. Ancak, Nazi zulmünden kaçan mültecilerin göreceli önemi hiçbir yerde
Türkiye Cumhuriyeti’ndeki kadar büyük olmamış ve çalışmaları bu kadar kalıcı
etki bırakmamıştır. 1933 sonrasında Nazi Almanyası’ndan kovulan Alman bilim
adamları sayesinde, genç cumhuriyet’in üniversite reformunu gerçekleştirmesi
mümkün olmuştur. Olumsuz koşulların varlığı elbette süreci yavaşlatmış
olabilir. Mesela, 1930’lu yıllarda Türkiye’de okuma-yazma bilmeyenlerin oranı mültecilerin
mesleki faaliyette bulundukları diğer ülkelere göre oldukça yüksektir. Her şeye
rağmen, Almanca konuşan bilim adamları ve sanatçıları Türkiye’deki meslek
gruplarının yetiştirilmesi ve hakları ile kamusal alanda yaptıkları yenilik ve
çalışmalarla önemli bir yol kaydetmişlerdir denilebilir. Bu etki sadece süreci
yaşayan kuşağı değil ve fakat sonraki kuşağı da etkilemiştir. Bu çerçeveden
hareketle, biz bu çalışmamızda genelde sürecin nasıl geliştiğini, özelde
mülteci iktisatçı ve/veya kamu maliyeci bilim insanlarının katkılarını genel
hatlarıyla sunmayı amaçlıyoruz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2018 |
Gönderilme Tarihi | 25 Haziran 2018 |
Kabul Tarihi | 27 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 22 Sayı: 1 |