Seçmenin özgür
iradesiyle yapılmış ilk seçim niteliği
olan 1950 genel seçimlerde Adnan Menderes in başında bulunduğu Demokrat
Parti’nin(DP) %52 oyla iktidara gelmesi, yakın dönem Türk siyasi tarihinde
önemli bir dönüm noktası olmuştur. DP iktidara gelince daha demokratik ve
çoğulcu bir siyasi yapıyı oluşturmaya başladı. Bu oluşum, iktisat
politikalarında da yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Demokrat Parti,
liberal iktisat politikaları yoluyla hızlı büyümeyi hedefliyordu. Menderes
döneminin başlangıcında kamunun ağırlıkta olduğu iktisat politikaları terk
edilmiş bunun yerine özel sektörün egemen olduğu iktisat politikaları hayata
geçmiştir. Piyasaların rahatlaması için genişletici para ve maliye
politikalarına önem verilmiştir. Yerli tarıma ve yerli maden hammaddesi üretim
ve işlemesine dayalı ithal ikameci büyüme sürmüştür. İthalat ve ihracatta
uygulanan katı kurallar kaldırılarak dış ticaret daha liberal hale
getirilmiştir. Liberal dış ticaret
politikaları, dış ticaretin gelişimine önemli katkı sağladı ancak, bu
politikalar dış açıkları artırdı. Bu olumsuzlukları gören Hükümet, dış açık
sorununu çözmek için yabancı sermayeyi kurtarıcı olarak görmeye başladı.
Yabancı sermayeden de umduğunu bulamayan Hükümet, çözüm için bu kez Merkez
Bankası kaynaklarına yöneldi. Merkez bankası kaynaklarını kullanma, yüksek
oranlı enflasyonist baskıyı beraberinde getirmiştir. Bu çalışmada, Menderes
döneminin iktisat politikaları incelenecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 8 Şubat 2019 |
Kabul Tarihi | 11 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 23 Sayı: 2 |