İslâm Dini’nden beslenen ve tabiatıyla hadislere de bir şekilde yer veren ilim dallarından birisi de Tasavvuf’dur. Muhaddis denilebilecek sûfîler olduğu gibi, sûfî diye nitelenen çok sayıda hadis ravisi veya âlimi de bulunmaktadır. Şu var ki, sûfîlik yönü daha öne çıkanların, Tasavvuf alanında ortaya koyduğu eserlerde, sahihlerin yanı sıra zayıf ve mevzû hadislerin de bulunduğu görülmektedir. Bu durum, sadece sûfilere özgü olmamakla birlikte çoğu kez onlar hakkında genel kabul görmüş bir kanaate dönüşmüş gibidir. İşte bu bağlamda, Necmüddîn el-Kübrâ’nın kendisine yöneltilen sorulara bir hadisçi titizliğiyle verdiği yanıtlar, söz konusu genel kanaatin en azından onun hakkında geçerli olmadığını göstermektedir. Necmüddîn el-Kübrâ’nın öğrencisi tarafından yazılan ve makalemize konu olan risâle, Tasavvuf alanında sıkça atıf yapılan hadisler de dâhil olmak üzere, yaygın olarak dillerde dolaşan bazı rivayetlerin, muhaddislerin kriterlerini ve terimlerini kullanan bir tarikat kurucusu tarafından değerlendirilmesi bakımından kayda değer bir örnek teşkil etmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Mart 2014 |
Gönderilme Tarihi | 28 Kasım 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 14 Sayı: 1 |
Correspondence Address
Cukurova University, Faculty of Theology, Balcali Campus, 01330, Saricam/Adana.