Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdî, başta Kütüb-i sitte olmak üzere
temel hadis kaynaklarında bulunan birçok rivayetin önemli râvîlerindendir.
Köken itibariyle Horasan’ın Derâverd kasabasından olmakla beraber Medine’de
doğmuş, burada yaşamış, hadis ilmi alanındaki çalışmalarını burada devam
ettirmiş ve yine burada vefat etmiştir. Kendisi, Kütüb-i sitte musannıflarının
şeyhinin şeyhi konumundadır. Ayrıca rivayetlerinin, Müsned ve Musannef
türündeki diğer birçok eserde yer aldığı da görülmektedir. O, yaşadığı dönemin,
Zeyd b. Eslem
(ö.
136/754), Şerîk b. Abdullah b. Ebû Nemir (ö. 144/761), Yahyâ b. Saîd
el-Ensârî
(ö.
143/760), Hişâm b. Urve (ö. 146/763) gibi önemli muhaddislerinden hadis
rivayetinde bulunmuştur. Şube b. el-Haccâc (ö. 160/777), Süfyân es-Sevrî (ö. 161/778), Muhammed b.
İshâk (ö. 151/768), Şâfiî (ö. 204/820), Abdurrahman b. Mehdî (ö.
198/813-14) gibi birçok önemli muhaddis de kendisinden hadis almıştır. Hakkında
nakledilen bazı rivayetlere bakılırsa Arapça gramerini kullanma noktasında iyi
bir seviyede olmadığı anlaşılır. Onun, bir hadis râvîsi olarak güvenilirliği
hakkında ise cerh ve ta’dîl âlimlerinden nakledilen değerlendirmeler olumlu ve
olumsuz yönde olmak üzere farklılık arz etmektedir. Hakkında yapılan olumsuz
değerlendirmelere bakıldığında genel olarak onun zabt sıfatı noktasında
yoğunlaştığı görülür. Kendisinin âdil bir râvî olduğu hususunda ise tespit
edilebildiği kadarıyla herhangi bir ihtilaf vaki değildir.
Derâverdî’nin zabtı ile ilgili, bahsi geçen
birbirinden farklı görüşler konunun araştırılıp açık bir sonuca varma
ihtiyacının bulunduğunu göstermiştir. Ondan nakledilen rivayetlerin bir
kısmının muhteva bakımından, helal ve haram mevzuları ve bazı ibadetlerin
yapılışı ile ilgili olması konunun önemini arttırmaktadır. Bu noktada,
Sahîh’inde tahric etmiş olduğu bazı rivayetlerin isnâdlarında Derâverdî ile
beraber başka bir râvîye de yer vermesi, Buhârî’nin ona tam olarak itimat
etmeyip ikinci bir râvî ile destekleme ihtiyacı duyduğunu göstermesi bakımından
kendisi hakkında bir kusur olarak görülebilir. Ancak Müslim’in ve diğer birçok
musannıfın Derâverdî ile doğrudan ihticâcda bulunduğu da görülmektedir. Bu
durum genel olarak muhaddislerin onun hıfzının sağlamlığını kabul ettikleri
anlamına gelir. Âlimlerin, Derâverdî hakkındaki mezkûr kanaatleri yanında, bu
araştırmada incelenen, onun rivayet etmiş olduğu bazı hadisler de zabtı
hakkında bu olumlu sonucu vermektedir. Derâverdî’den nakledilen bu hadislerin,
farklı isnâdlarla gelen ve sahîh olarak değerlendirilen diğer versiyonları ile
karşılaştırılması sonucunda aralarında görülen uyum, onun, rivayetlerin zabtı
noktasında başarılı olduğunu ve bir hadis râvîsi olarak güvenilirliğini ortaya
koymuştur. Buna göre Derâverdî’nin, bulunduğu isnâdları kusurlu hale
getirmediğini ve naklettiği rivayetlerin hüccet değeri taşıdığını söylemek
mümkündür.
Abdulaziz b. Muhammad al-Darâvardî
is one of the most important narrator (râvî) of many narrations in the main
hadith sources, especially in the kutub al-sitta. Although he is originally from
Darâvard
town of Khurasan, he was
born in Madina, where he lived and continued with his studies in the
field of hadith and died there. He has a high position. He is indeed the teacher/narrator (shaykh)
of the authors of kutub al-sitta. In addition, his narrations are also
seen in many other works like musnad and Musannaf. He narrated hadith from the
important muhaddith (scholar of hadith) of the time he lived in. These
muhaddith include Zayd b.
al-Aslam
(d.
136/754), Sharîk b. Abdullah b. Abû Namir (d. 144/761), Yahyâ b. Saîd
al-Ansârî
(d.
143/760) and Hishâm b. Urva (d. 146/763). Many important muhaddith such as
Shuba b. al-Hajjâj
(d.160/777),
Sufyân al- Thawrî
(d.
161/778), Muhammad b. İshâk (d. 151/768), Shâfiî (d. 204/820), Abdurrahman b.
Mahdî (d. 198/813-14) took narations from him. According to
some reports about Darâvardî, it is
understood that he is not at a good level with regard to use of the Arabic
grammar. There
have been both positive and negative opinions, which are narrated from the
scholars of the science of al-jarh wa al-ta'dīl about the reliability of
this narrator.
When we look at the negative opinions, it is seen that it is concentrated on
his attribute of zabt (justice). As far as it can be determined that he is a
justifiable narrator, he is not involved in any dispute.
The different opinions about the
zabt of Darâvardî have shown that the subject needs to be explored and reached
a clear conclusion. The fact that some of the narrations conveyed by him relate
to the content, the issues of halal and haram and how to perfom some rituals,
increase the importance of the issue. At this point, Bukhari mentioned a second
narrator with Darâvardî in his statement of the isnad of some narrations. It is
understood that Bukhari did not completely trust him and therefore needs to
support him with another person. This may well be considered a flaw of him.
However, it can be seen that Muslim and many other authors of hadith books
directly derived from Darâvardî. In general, this means that the muhaddith
accept the soundness of his hifz (memory). In addition to the observations of
scholars about Darâvardî, some hadiths which are examined in this research and
which are narrated by him, give positive results about his zabt. The harmony
between these hadiths and the other versions of the hadiths, which were
narrated from the Darâvardî as compared to the other versions which were
considered as authentic, revealed that it was successful in the point of his
zabt of the narrations and his reliability as a narrator of hadith. According
to this, it is possible to say that Darâvardî does not make the isnâd of
himself defamatory and the narrations he conveyed have a value of evidence.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 14 Nisan 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 19 Sayı: 2 |
Correspondence Address
Cukurova University, Faculty of Theology, Balcali Campus, 01330, Saricam/Adana.