Yahudilik kendini hem teolojik hem etnik nesep olarak Hz. Musa, Hz. Yakub, Hz. İshak ve nihayet Hz. İbrahim’e refere eden bir dindir. Özellikle Hz. İbrahim İslam dininde de önemli bir şahsiyettir. Dolayısıyla İslam ve Yahudilik arasındaki irtibat çok sıkı ve ileri düzeydedir. Bu husus Kur’an’da, özellikle de Bakara, Mâide gibi Medenî surelerde rahatlıkla tespit edilebilir. Yine Kur’an kıssalarının önemli bir bölümünün İsrailoğulları ve Yahudilerle ilgili olması İslam dini ile Yahudilik arasındaki tarihsel ve teolojik ilişkinin çok sıkı olduğunu gösterir. Bu bakımdan gerek Yahudi gerekse Hıristiyan kültürüne ait birçok unsurun İslami kaynaklarda yer alması gayet tabiidir; ancak bu durum dinî bilgide zenginlik gibi bir imkân oluşturmasının yanında bilginin menşei ve sıhhati gibi konularda da ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Bununla birlikte, Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi farklı dinî kültürlere ait bilgilerin özellikle İslam tefsir geleneğinde “sorun”dan ziyade, “imkân” niteliğinde olduğunu söylemekte sakınca olmasa gerektir. Zira bu alanda sorun olarak görünen şey, aslında farklı bir dinî kültürden tedarik ettiğimiz bir bilginin hâlihazırdaki kelâmî ve fıkhî kabullerimizle örtüşmemesiyle ilgilidir. Ancak şu da var ki hem kelâm hem fıkıh alanındaki görüşler ve kabuller sabit değil, değişkendir. Bu yüzden de tarihin bir uğrağında makbul sayılan bir bilgi ve görüş, daha sonraki bir uğrakta reddedilebilmektedir ki İslam ilim tarihi bununla ilgili sayısız örnek içerir. Konuyla ilgili en ilginç örnek ise, son dönemde çok ciddi bir tefsir sorunu olarak görülen ve “İsrâiliyyât” diye nitelendirilen rivayet malzemesinin özellikle ilk nesil müslümanlarca tefsirin vazgeçilmez bilgi kaynağı olarak algılanmış ve geçmiş peygamberlerle ilgili kıssalar bağlamında sıkça kullanılmış olmasıdır. Bu durumu ‘imkân’ ölçüsünde ele alırsak makalemizin konusunu teşkil eden İlyâs peygamberle ilgili İslami gelenekteki bilgilerin Yahudi kültüründeki verilerle hem daha zenginleşmesi ve hem de iki farklı kültüre ait bilgi malzemesinin mukayeseli olarak değerlendirilmesi gibi bir imkân sahibi olduğumuz söylenebilir. Bu makalede Yahudilik ve İslam’da önemli bir yeri olan peygamberlik inancına göre peygamber olarak genel kabul gören İlyâs’ın Yahudi geleneğinde yeri ve önemini ortaya koyarak İslam dinindeki algı ile kıyaslanması ve aynı zamanda bu kişi hakkındaki gelenekteki görüşlerin aksi yönde olan fikirlerin de sunulması amaçlanmıştır. Ayrıca Ba’l inancının tek tanrı inancı karşısındaki tehlike arz eden boyutu izaha çalışılarak her iki tek tanrılı dinde nasıl bir literatürün oluştuğunun ortaya konması hedeflenmiştir.
Judaism links itself both theologically and as an ethnic lineage to the prophets Moses, Yaqub, Isaac and finally Abraham. These prophets, particularly Abraham is also a important figure in the religion of Islam. Therefore, the connection between Islam and Judaism is very strong and deep. This can be easily seen in the Quran, especially in Madani surahs such as Baqarah and Maida. Also, the fact that an important part of the Qur'anic stories are about the Israelites and the Jews shows the close historical and theological relationship between these two traditions.
In this respect, it is quite normal that many elements in Judeo-Christian culture are also found in the Islamic sources. Although this is an opportunity for wealth of religious knowledge, it may also cause serious problems in matters such as the origin and authenticity of the information. But it can be said that the knowledge of different religious cultures such as Judaism and Christianity is more of an "opportunity" rather than a "problem" especially in the tradition of Islamic exegesis. For what appears to be a problem in this field is actually related to the fact that an information we obtain from a different religious culture does not coincide with our current theological and fiqh knowledge. However, views and beliefs in both theology and fiqh are not fixed, but variable. For this reason, an opinion and knowledge that is accepted in a historical period can be rejected at a later time. There are numerous examples of this in the history of Islamic science. The most interesting example is that the narratives, which have been considered as a very serious problem in exegesis and described as "Israiliyyât", were perceived as an indispensable source of knowledge, especially by the first generation of Muslims, and were frequently used in the context of stories about past prophets. If we see this as an "opportunity", we can enrich our knowledge about the prophet Ilyas in the Islamic tradition, which is the subject of our article, with the information in the Jewish culture, and compare the information in two different cultures.
Our aim in this article is to show the place and importance of Ilyâs in the Jewish tradition, who is generally accepted as a prophet in Judaism and Islam, and to compare it with its perception in the religion of Islam. We also would like to present the contradictory views about this figure. In addition, it is aimed to explore the literature formed in these monotheistic religions by trying to explain the objectionable Ba'l belief against the belief of one god.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ağustos 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 21 Sayı: 1 |
Correspondence Address
Cukurova University, Faculty of Theology, Balcali Campus, 01330, Saricam/Adana.