Sky; it has had a very important place in the minds of people throughout history with its height, seemingly inaccessible borders, and spectacular view. The god/gods that some societies believe in are also conceived as supreme, magnificent and inaccessible, reminiscent of the features of the sky. The characterization of the sky and god/gods as having similar characteristics has been influential in the formation of the idea that the place where the god/gods reside is the sky. It is possible to see this idea in some societies such as Sumer, Akkad, Babylon, Hittites, Turks and China, and also in Judaism, Christianity and Islam. We will examine the perceptions of the aforementioned religions regarding the aforesaid thought through their sacred texts. In the center of our work, the Qur'an will take place. Another issue that this study examines is the background of the request of some prophets, as well as some people, to see things with their eyes on the grounds that their hearts would be satisfied. A person may have doubt in his heart about some knowledge and belief issues. Although such situations do not prevent the person from believing, they can create a lack of satisfied in the heart. It can be said that the will of some people who claim their hearts to be content as a reason to experience their demands themselves is based on this. This may cause the person to want to see what he/she demands by arousing the desire to experience concrete. Based on this, the word concrete in our study is used for the elements that activate the senses such as seeing, tasting and feeling, which are the source of the information given by the sense organs. In this context, our study is based on Surah al-Ma'idah 112-115. in the verses; the apostles that Jesus asked his Lord to bring down a table from the sky and that their hearts were satisfied as a reason; will focus on the sky, the thought of God and its concrete relationship.
Gökyüzü; yüksekliği, erişilmez görünen sınırları, göz alıcı manzarasıyla tarih boyunca insanların zihin dünyalarında oldukça önemli bir yere sahip olmuştur. Kimi toplumların inandıkları tanrı/lar da gökyüzünün özelliklerini anımsatan şekilde yüce, ihtişamlı, ulaşılmaz olarak tasavvur edilmiştir. Gökyüzü ve tanrının benzer niteliklere sahip olarak vasıflandırılması, tanrının ikamet ettiği yerin gökyüzü olması fikrinin oluşmasında etkili olmuştur. Bu düşünceyi Sümer, Akad, Babil, Hitit, Türk ve Çin gibi bazı toplumlarda ve Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’da da görmek mümkündür. Mezkûr dinlerin, bahsi geçen düşünceye yönelik algılarını kendi kutsal metinleri üzerinden inceleyeceğiz. Çalışmamızın merkezinde ise Kur’ân’ı Kerîm yer alacaktır. Bu çalışmanın irdelediği diğer bir mesele de bazı insanların yanı sıra kimi peygamberlerin de kalplerinin mutmain olması gerekçesiyle talepte bulundukları şeyleri görme isteklerinin arka planıdır. İnsan, bazı bilgi ve inanç konularında kalbinde vehim taşıyabilir. Böylesi durumlar kişinin inanmasına bir engel teşkil etmese de kalpte bir itmi’nân boşluğu oluşturabilir. İşte kalplerinin mutmain olmasını gerekçe olarak öne süren bazı kimselerin, taleplerini şahsen tecrübe etme istenci de buna dayanmaktadır denebilir. Bu da kişide somut olanı deneyimleme arzusu uyandırarak kişinin talep ettiği şeyi görmek istemesine sebep olabilir. Buna istinaden çalışmamızda yer alan somut kelimesi, duyu organlarının vermiş olduğu bilginin kaynağı olan görme, tatma, hissetme gibi duyuları harekete geçiren unsurlara karşılık kullanılmaktadır. Bu çerçevede çalışmamız, Mâide sûresi 112-115. âyetleri; Havârilerin, Hz. Îsâ’nın, Rabbinden gökten bir sofra indirmesini talep etmelerini ve gerekçe olarak kalplerinin itmi’nân bulması şeklindeki sözlerini; gökyüzü, tanrı tasavvuru ve somut ilişkisi merkezinde ele alacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2022 |
Gönderilme Tarihi | 7 Ağustos 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 30. YIL ÖZEL SAYISI |
Correspondence Address
Cukurova University, Faculty of Theology, Balcali Campus, 01330, Saricam/Adana.