The idea of ‘universal human rights’ has emerged as a significant topic on the global agenda with the intensification of globalisation through technological change, the spread of transport and digital communication tools, and the increased visibility of instances of gross human rights violations in diverse regions worldwide. However, the spirit of the ‘Universal Declaration of Human Rights’, which emerged in the aftermath of the wave of fascism in 20th century Europe and the devastation of the Second World War, is still unable to penetrate all parts of the world. Furthermore, the rise of authoritarian populism in recent years has the potential to lead to a retreat from the idea of universal human rights. Thusly, the main purpose of this article is to introduce a viable, effective, pluralistic and minimum universal understanding of human rights on which world public opinion can agree. Within this framework, the intellectual elements of radical universalism and radical relativism, which are the parties to the debate on the universality of human rights, have been subjected to a rigorous analysis. A philosophical discussion was held in order to put forward an understanding of human rights that is respectful of multiculturalism and does not leave individuals at the mercy of the countries and societies in which they live, and to overcome the dichotomy in question. Moreover, the possible obstacles to the implementation of human rights worldwide have been discussed and the limits and scope of the pluralistic minimum universalist understanding of human rights have been revealed.
Political philosophy human rights universalism relativism pluralism
Küreselleşme sürecinin teknolojik dönüşüm sayesinde şiddetini artırması, ulaşım ve dijital iletişim araçlarının yaygınlaşması ve dünyanın farklı noktalarındaki ağır insan hakları ihlallerinin dünya kamuoyu nezdinde daha görünür olmasıyla birlikte ‘evrensel insan hakları’ fikri, küresel düzeyde en önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiştir. Diğer taraftan 20. yüzyılın ilk yarısında Avrupa’da deneyimlenen faşizm dalgasının ve 2. Dünya Savaşı’nın yıkıntılarının ardından ortaya çıkan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin ruhu, bugün hala dünyanın her noktasına sirayet edememektedir. Son yıllarda yükselen otoriter popülist dalga ise evrensel insan hakları fikrinden geri dönüşe sebep olma potansiyeline sahiptir. Buradan hareketle bu makalenin temel amacı, dünya kamuoyunun üzerinde uzlaşabileceği, uygulanabilir, etkili, çoğulcu ve asgari evrenselliğe sahip bir insan hakları anlayışı ortaya koyabilmektir. Bu çerçevede insan haklarının evrenselliğine yönelik tartışmanın tarafları olan radikal evrenselcilik ile radikal rölativizm anlayışlarının fikirsel unsurları titiz bir incelemeye tabi tutulmuştur. Bir yandan çok kültürlülüğü önemseyen diğer yandan ise bireyleri içinde yaşadıkları ülkelerin ve toplumların insafına bırakmayan bir insan hakları anlayışı ortaya koymaya ve söz konusu ikiliği aşmaya yönelik bir felsefi tartışma yürütülmüştür. Dahası, insan haklarının yeryüzünün her noktasında uygulanabilmesinin önündeki olası engeller incelenmiş ve çoğulcu asgari evrenselci insan hakları anlayışının sınırları ve kapsamı ortaya konmuştur.
Siyaset felsefesi insan hakları evrenselcilik rölativizm çoğulculuk
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Küreselleşme ve Kültür |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Ekim 2024 |
Gönderilme Tarihi | 20 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 13 Ekim 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 7 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License