En romantik, en aykırı düşünen kişiler bile, insanların çalışmadan yaşadıkları bir dünya hayal etmemişlerdir. Ütopyalar kurgulayan yazarlar bile, insanların en azından manevi ihtiyaçları için çalışmayı bir zorunluluk olarak ele almışlardır. Çalışmak, er ya da geç bütün insanların kaçınılmaz bir şekilde gerçekleştireceği evrensel bir fiil olarak kendini göstermektedir. Doğa servet dağılımını adil olarak yapsaydı, medeniyetin gelişimi bugünkü düzeyde olamazdı. Doğanın insan aklına meydan okumasıyla ancak üretimde yaratıcılık ortaya çıkmaktadır. İktisadın ilgilendiği emek, bireyin uğraşması değil, üretimin esas kaynağını oluşturan emektir. Emek nedir? Bir üretim faktörü olarak emek nasıl organize edilir? Nüfus miktarındaki değişimlerin işçi sayısı ve işçinin çalışma isteği üzerinde ne gibi etkisi olur? Ücret nedir ve nasıl belirlenir? Emek neden örgütlenmiştir? Bu ve benzeri sorular açıklayıcı cevaplar gerektirmektedir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2015 |
Gönderilme Tarihi | 16 Kasım 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 24 Sayı: 2 |