İnsan zihninin temel özelliklerinden biri olan
karşılaştırma, düşünme, bilgi üretme ve sınıflandırmanın da vazgeçilmez
vasıtalarındandır. Bu haliyle pozitif bilimlerin sıkça başvurduğu bir yöntem
olan karşılaştırma on dokuzuncu yüzyılda bağımsızlığını ilan eden bir çok
sosyal bilimin de kullandığı yöntemlerden biri olarak öne çıkar. Edebiyat
bilimi çoğu kez teori, eleştiri ve tarih çerçevesinde ele alınırken edebiyat
eğitimi, edebiyat sosyolojisi ve karşılaştırmalı edebiyat da edebiyat biliminin
alt dalları olarak incelenmeye ve araştırılmaya başlanır. Karşılaştırmalı
edebiyatın bir sistematiğe ulaşması on dokuzuncu yüzyılın sonlarında
gerçekleşir. Avrupa’da ortaya çıktığı için öncelikle bu coğrafyada yer alan
milli edebiyatların karşılaştırılması şeklinde gerçekleşen karşılaştırmalı
edebiyat çalışmaları daha sonra Amerika’da ve dünyanın diğer ülkelerinde de
kendini bir alt disiplin olarak gösterir. Başlangıçta farklı iki edebiyata ait
metinlerin karşılaştırılması bir kural olarak benimsenmişken günümüzde aynı edebiyat
içerisinde yer alan eserler de karşılaştırılabilmektedir. Bu durum söz konusu
sahanın sınırlarını bir hayli genişletmiştir.
Bu çalışmada Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatının
ilk evresi olan Tanzimat edebiyatı döneminde eser vermiş Şinasi’nin Şair
Evlenmesi adlı tiyatro metni ile Recaizade Mehmet Celâl’in Hayal-i Celâl isimli
romanı karşılaştırılacaktır. Öncelikle her iki yazarın biyografisi ve söz
konusu eserleri hakkında bilgi verilecek ardından anlatının temel unsurları (olay
örgüsü, anlatıcı, bakış açısı vb) esas alınarak eserler değerlendirilip benzer
ve farklı yönleri tespit edilmeye çalışılacaktır. Her iki eserde dikkat çeken
ilk benzerlik konudur. Evlilik kurumu Batılılaşmayla birlikte değişmeye
başlayan kadın erkek ilişkisi çerçevesinde ele alınmakta ve bazı eleştiriler
getirilmektedir. Eserde ortak olan bir
diğer husus entrikanın kadın hilesi üzerine inşa edilmiş olmasıdır. Hayal-i
Celâl, yazarı tarafından roman olarak nitelense de diyalogların fazlalığı
sebebiyle daha çok tiyatroya yaklaşmakta ve bu haliyle Şair Evlenmesi’ni hatırlatmaktadır.
Baş kahramanlar alafranga züppe tipinin ilk örnekleri olmakla birlikte Hayal-i
Celâl’in başkahramanı Şeyda Bey, şehvet
düşkünlüğüyle Müştak Bey’den ayrılmaktadır. Eserlerin bir diğer ortak noktası
halk anlatı geleneğinden faydalanmaları ve Batılı anlamda türlerinin ilk
örneklerinden biri olma gayesiyle yazılmalarıdır. Anılan benzerliklerin dışında
metinlerin gerisinde yatan zihniyet ve ait oldukları türü ne derece temsil
ettikleri ve Batılılaşmanın metinler üzerindeki etkisi de araştırılan diğer
hususlardır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Edebiyat Araştırmaları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 25 Kasım 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 3 Sayı: 2 |