Sözlüklerde “açma, ayırma, yarma” anlamlarına gelen “şerh”, bir konuda sözlü veya yazılı olarak yapılan açıklamaları karşılamaktadır. Muhtasar metinlerde bulunan kapalı ifadeleri açmak, çeşitli yönleriyle ele alarak bu ifadelerin maksudunu ortaya koymak, örneklerle çoğaltarak derin manalarını açığa çıkarabilmek maksadıyla kaleme alınan bir telif türü olarak literatürde yer almaktadır. Osmanlı coğrafyasında Türkçenin yanı sıra Arapça ve Farsça eserler de kaleme alındığından bu dönemde yazılmış şerhlerin genel itibarıyla tercüme özelliğine sahip olduğu görülmektedir. Bu tür eserler, şerh geleneğinde geniş bir alana sahiptir ancak Türkçe eserlere yazılmış olan şerhler de literatürde önemli bir yer tutar. Makalede bu tür şerhlerden bir eser ele alınmıştır. Metin, Türkçe manzum tasavvufî bir esere yazılmış mensur bir şerh örneğidir.
17. yüzyılın büyük Türk mutasavvıf şairlerinden olan Aziz Mahmud Hüdâyî, Celvetiyye tarikatının kurucusudur. Çok sayıda Türkçe ve Arapça eseri bulunmakla birlikte birçoğuna tercüme, şerh ve haşiyeler yazılmıştır. İlahi formunda yazdığı şiirleri ise yüzyıllar boyu bestelenerek tekkelerde icra edilmiştir. Bu çalışmada Aziz Mahmud Hüdâyî’nin halifelerinden, Saçlı İbrahim Efendi’nin oğlu Abdülhay Celvetî’nin, şeyhine ait “Kimseler hüsnüni vasf eyleyemez” mısraı ile başlayan ilahisine yazmış olduğu mensur şerh ele alınmıştır. Abdülhay Celvetî’nin makaleye konu olan şerhi dışında kaynaklarda Fetih Sûresi Tefsiri, Kur’ân-ı Kerîm’den bazı sûrelerin tefsiri, Kaside-i Bürde Tercümesi, Aziz Mahmud Hüdâyî’nin bir ilahisine şerhi ile Hacı Bayram Veli’nin bir şiirine şerhi yer almaktadır. Bir dîvânçesi olduğu da zikredilmekle birlikte henüz bu esere ulaşılamamıştır. Dîvânçe ve Hz. Hüdâyî’nin gazeline yazmış olduğu şerh dışında sözü edilen eserlerin tamamı üzerinde çalışmalar yapılmış ve yayınlanmıştır.
Abdülhay Celvetî, eserinde Aziz Mahmud Hüdâyî’ye ait olan ilahiyi, sanatsal boyutu ile değil muhteva yönüyle ele almıştır. Gelenek üzere kısa bir besmele, hamdele ve salvele ile başladıktan sonra sebeb-i teşrihe geçilmiş olduğu görülmektedir. Mukaddimenin ardından şerhe başlanmıştır. Şerhte kaynak metnin edebî/sanatsal yönünden ziyade tasavvufî derinliği üzerine yoğunlaşılmış; vezin, kafiye gibi yapısal özelliklerinden bahsedilmemiştir. Evvelâ kaynak metnin tamamı yazılmış, ardından her bir mısra’ı teker teker açıklanmıştır. Şârih bazen de mısraları çeşitli söz öbeklerine, kelimelere hatta bazen harflere bölerek izah etmiş; böylece parçadan bütüne doğru giden bir şerh yöntemi tercih etmiştir. Şiiri şerh ederken âyet-i kerîme ve hadîs-i şeriflerin yanında sıklıkla Hüdâyî’nin başka şiirlerinden de iktibaslara başvurularak delillerle anlatımın zenginleştirilmiş olduğu görülmektedir. Ayrıca şârih Abdullah Herevî, İbnü’l-Fârız, Ebû Hanife, Ali b. Osman el-Ûşî, Seyyid Nesîmî, Nâbî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’den de iktibaslar yapmıştır.
Makalede öncelikle kısaca Türk edebiyatında şerh geleneği hakkında; ardından Abdülhay Celvetî, şeyhi ve anne tarafından dedesi Aziz Mahmud Hüdâyî hakkında bilgi verilmiş ve eserin tanıtımı ile transkripsiyonlu metni sunulmuştur. Eserin ulaşılabilen tek nüshası Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi’nde 37177 numarada kayıtlıdır. Toplam on varaktan oluşan eserde Aziz Mahmud Hüdâyî’nin mezkûr ilahisi tasavvufi olarak şerh edilmiştir. Kaynaklarda Abdülhay Efendi’nin, Hüdâyî’ye ait başka bir ilahiyi şerh ettiği belirtilmekte ve bu esere ulaşılamamış olduğu zikredilmektedir. Makaleye konu olan şerh metni, Hz. Hüdâyî’ye ait belirtilenden farklı bir ilahinin şerhi olması bakımından şerh literatüründe bir boşluğu dolduracak niteliktedir. Ayrıca bu durum bize Abdülhay Celvetî’nin, Aziz Mahmud Hüdâyî’nin iki ilahisini şerh etmiş olabileceğini düşündürmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde Abdülhay Celvetî’nin eserlerinin ve şerh metodunun genel çerçevesinin çizilebilmesi bakımından da çalışmanın kaynaklara katkı sağlaması öngörülmektedir. Her ne kadar yazmada yıpranmadan kaynaklı yer yer eksiklikler bulunsa da metin muhtevası açısından dikkate değerdir.
"Şerh", which means "to open, separate, split" in dictionaries, refers to explanations made verbally or in writing about a subject. It is included in the literature as a type of writing written to reveal dark sentences in compendious texts, to reveal its purpose by examining it from various aspects, and to reveal deep meanings with examples. Since works in Arabic and Persian were written in along with Turkish in the Ottoman geography, it is seen that the commentaries written in this period generally had the feature of translation. Such works have an important place in the commentary tradition, but commentaries written on Turkish texts also have an important place in literature. A work of this type of commentary is discussed in the article, and it is an example of a prose commentary written on a sufi work in Turkish verse.
Aziz Mahmud Hudāyı̇̄, one of the great Turkish sufi poets of the 17th century, is the founder of the Celvetiyye order. Although there are many Turkish and Arabic works, translations, commentaries and annotations have been written for many of them. His poems, written in the form of hymns, were composed and performed in dervish lodges for centuries. In this study, the commentary that one of the caliphs of Aziz Mahmud Hudāyı̇̄, Saçlı İbrahim Efendi's son Abdulhay Celvetı̇̄ wrote to his sheikh's hymn, which begins with the line ‘Kimseler hüsnüni vasf eyleyemez’, is discussed. In his work, Abdulhay Celvetı̇̄ discussed the hymn of Aziz Mahmud Hudāyī in terms of its content, not its artistic dimension. Apart from the commentary of Abdülhay Celvetî, which is the subject of the article, the sources include the commentary on the Surat al-Fatih, the commentary of some suras from the Qur'an, the translation of Kaside-i Bürde, the commentary of a hymn by Aziz Mahmud Hudāyı̇̄ and the commentary of a poem by Hacı Bayram Veli. It is also mentioned that he had a dīvān, but this work has not yet been found. Except for dīvān and the commentary he wrote on Hudāyı̇̄'s ghazal, all of them have been studied and published.
As is customary, it is seen that after starting with a short besmele, hamdele and salwele, the reason of commentary (sebeb-i teşrih) is written. After the introduction, the commentary begins. The commentary focused on the mystical depth of the source text rather than its literary/artistic aspects; structural features such as meter and rhyme are not mentioned. Firstly, the entire source text is written, then each verse is explained one by one. The commentator sometimes explained the verses by dividing them into various phrases, words and sometimes even letters. Thus, he preferred a commentary method that goes from the part to the whole. While commenting on the poem, it is seen that in addition to verses and hadiths, quotations from other poems of Hudāyı̇̄ are frequently used to enrich the narrative with evidence. The commentator also quoted from Abdullah Herawı̇̄, Ibn al-Fārız, Abū Hanifa, Ali b. Osman al-Ūşı̇̄, Sayyid Nesı̇̄mı̇̄, Nābı̇̄, and Mawlānā Jalāleddı̇̄n-i Rûmı̇̄.
In the article, firstly, briefly about the tradition of commentary in Turkish literature, then informations about Abdulhay Celvetı̇̄, his sheikh and his maternal grandfather Aziz Mahmud Hudāyı̇̄ are given and the introduction and transcribed text of the work is presented. The only accessible copy of the work is registered in Ankara University Faculty of Theology Library, number 37177. The hymn of Aziz Mahmud Hudāyı̇̄ has been commented in a sufi manner in the work consisting of a total of ten leaves. In the sources, it is stated that Abdulhay Efendi annotated another hymn by Hudāyı̇̄, but this work has not been found. The commentary text that is the subject of this article fills a gap in the commentary literature as it is a commentary of a hymn by Hz. Hudāyı̇̄ that is different from the one mentioned. This also suggests that Abdulhay Celvetı̇̄ may have commented on two hymns by Aziz Mahmud Hudāyı̇̄. From this point of view, the study is expected to contribute to the sources in terms of drawing the general framework of Abdülhay Celvetî's works and commentary method. Although there are some deficiencies in the manuscript due to wear and tear, the text is remarkable for its content.
Abdulhay Celvetı̇̄ Celvetiyye Hudāyı̇̄ Commentary Lyric Hymn.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk İslam Edebiyatı, Osmanlı Sahası Klasik Türk Edebiyatı, Yeni Türk Dili (Eski Anadolu, Osmanlı, Türkiye Türkçesi) |
Bölüm | Edebiyat Araştırmaları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 8 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 24 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 9 Sayı: 1 |