Dinler temelde ahlaki açıdan belirlenmiş ideal davranış modellerini insanın karmaşık doğasını dikkate alarak muhatabın hayatına aktarmayı hedef edinir. Bunun yanında söz konusu ahlaki davranış modelleri Tanrıyla ilişkili olarak insana, topluma doğaya, zamana dolayısıyla tarihe dair birtakım ilkelere işaret ederek anlam dünyaları inşa eder. Öte taraftan bu anlam dünyalarının göstergeleri kutsallık temasıyla renklenerek dilde billurlaşır ve dilin kullanımı adına özel bir alanı oluşturur. Witgeinstein’in din dili teorisi söz konusu olguyu adres göstererek mantıkçı pozitivistlerin aksine maddi objektivitenin ötesinde bir varoluş zemini içinde dinin deneyimlendiğine ve bu deneyimin dilde özel kullanımlarla özelleştirildiğine değinir. Bu çerçeveden bakıldığında Kur’an’ın bireysel ve sosyal birçok farklılıkları içinde barındıran toplumlara ve bu farklılıkların kaynaklık ettiği çeşitli anlayışların tamamına seslendiği görülür. Bu seslenişin muhtevasındaki anlamın, farklılıklara rağmen ideal anlayışlara dönüşmesinin teknik olarak imkânı temsil yöntemi ile elde edilir. Dolayısıyla bu makale Kur’an’ın Wittgeinstein’in işaret ettiği gibi bir din dili teorisi içinde anlaşılmasının imkân ve sınırlarının “temsil yöntemi” bağlamında değerlendirilmesini esas alır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dil Çalışmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 24 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |