Bilindiği
gibi fıkıh, insanın maddi-zâhirî yönünü, tasavvuf ise manevi-bâtınî yönünü ele
alan ilimdir. Bir kimsenin tasavvufa gönül vermeden önce ilk olarak Kuran’ı
ezberlemesi, sünneti yazması ve fıkhı öğrenmesi vazgeçilmez bir esastır. Zira
Cüneyd-i Bağdâdî: “Kur’an-ı ezberlemeyene, sünneti yazmayana ve fıkhı
öğrenmeyene tabi olunamaz.” diyerek bu hususu dillendirmiştir. O halde
tasavvufta seyr-u sülûk etmenin ve yüksek makamlara çıkmanın yolu fıkıhtan
geçmektedir. Çünkü fıkıh, İslam’ı bilmek ve anlamaksa, tasavvuf onu yaşamak ve
anlatmaktır. Bu minvalde fıkhi donanımını ikmal eden, Kur’an’ın ve sünnetin
doğru anlaşılması için tefsir ve hadisle ilgili pek çok risaleler kaleme alan,
daha sonra da fıkhın manevi-bâtınî yönünü anlatmak için tasavvufa gönül veren
ve Halvetilik tarikatının Cemaliyye kolunun Amasya’da kurulmasına zemin
hazırlayan kişi, şüphesiz Cemal Halvetidir. Cemal Halveti bazı araştırmacılara
göre köken itibariyle Aksaraylı olsa da Amasya’da dünyaya gelmiş, burada
yetişmiş, bazı görevlerde bulunmuş, son deminde Halvetilik tarikatının
Cemaliyye kolunun kurucusu olarak çeşitli beldelerde postnişin göreviyle irşat
ve tebliğde bulunmuştur. İşte bu araştırmamızda pek çok meziyete sahip Cemal
Halveti’nin abdestle ilgili fıkhi bilgisinin manevi ve batını yönü ve
fıkıh-tasavvuf düalizmi, “Esrâru’l-vudû” adlı eseri bağlamında ele alındı.
Amacımız bu mutasavvıfın fıkhi-tasavvufi görüşlerini abdest ibadeti boyutundan
değerlendirmeye tabi tutmaktır.
Cemal Halveti Esrâru’l-vudû Fıkıh Tasavvuf Fıkıh-Tasavvuf İlişkisi Amasya
Jamâl al-Khalwatî Asraar al-Wudû Fiqh Mysticism Fiqh-Mysticism Relation
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 6 Sayı: 12 |
Dergiabant Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.