On dokuzuncu yüzyılın ortalarından itibaren, cinsel özgürlüğe yönelik anlayış değişmeye başlamıştır. Yalnızca evli çiftler arasındaki cinsel ilişkileri meşru kabul edip diğer bütün cinsel ilişki türlerini yasaklayan anlayışın yerini, bireylerin partner seçiminde özgür oldukları bir anlayış almıştır. Bu durum, bireylerin hukuk düzeni tarafından korunan bir cinsel otonomiye sahip olmalarını sağlamıştır. Günümüzde bireylerin cinsel otonomisinin, cebir veya tehditle gerçekleştirilen cinsel davranışlarla ihlal edilebileceği kabul edilmektedir. Bununla birlikte cinsel suçlar bakımından hilenin rolü yeterince anlaşılabilmiş değildir. Hukuk sistemleri genellikle yalnızca cinsel davranışın mahiyetine yönelik hileleri cinsel suçların oluşumu bakımından önemli addetmektedir. Halbuki rıza gösterilen kişinin kimliğine ilişkin hileler de aynı ölçüde mağdurun iradesini sakatlayabilecek niteliktedir. Bu nedenle cinsel davranışlara yönelik hilelerin tespitinde, halihazırda kullanılan maddi gerçeklik-saik ayrımından vazgeçilerek, hilenin daha geniş yorumlanması mağdurların cinsel otonomisinin korunması bakımından elzemdir. Cinsel rızaya yönelik hilelerin kapsamı hem subjektif hem de objektif ölçütlerden yararlanmak suretiyle karma bir yöntemle belirlenmelidir. Böylelikle bireylerin cinsel otonomisi koruma altına alınırken ceza sorumluluğunun aşırı genişlemesinden de kaçınılabilecektir.
Starting from the mid-nineteenth century, the understanding of sexual freedom began to change. The understanding that only considered sexual relations between married couples as legitimate and prohibited all other types of sexual relations has been replaced by an understanding in which individuals are free to choose a partner. This situation has enabled individuals to have sexual autonomy protected by law. Today, it is accepted that the sexual autonomy of individuals can be violated by sexual behavior carried out by force or threat. However, the role of deception in sexual crimes is not sufficiently understood. Legal systems generally consider only manipulations regarding the nature of sexual behavior as important for the formation of sexual crimes. However, frauds regarding the identity of the consented person can equally invalidate the consent of the victim. For this reason, in detecting deception in sexual behavior, it is essential to abandon the currently used factum-inducement distinction and interpret the deception more broadly in order to protect the sexual autonomy of the victims. The scope of manipulation of sexual consent should be determined using a mixed method, using both subjective and objective criteria. In this way, while the sexual autonomy of individuals is protected, excessive expansion of criminal liability can be avoided.
Sexual crimes Sexual assault Sexual autonomy Deception Consent
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ceza Hukuku |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mayıs 2024 |
Gönderilme Tarihi | 9 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 26 Mart 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |
Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
TR-DİZİN, HeinOnline, GoogleScholar, Academindex, Sherpa Romeo, Ulrich’s Periodicals Directory ve Asos Index veri tabanlarında taranmaktadır.
Dergimiz 2024 Mayıs sayısından itibaren yalnızca elektronik ortamda yayınlanacaktır.
Dokuz Eylul University Publishing Web-Page
https://kutuphane.deu.edu.tr/yayinevi/
İletişim sayfamız
https://dergipark.org.tr/tr/pub/deuhfd/contacts