Günümüzde gerek dünya genelinde, gerekse ülkemiz özelinde geleneksel ve
tamamlayıcı tedavi yöntemlerine duyulan ilgi artmış ve artmaya da devam
etmektedir. Hastaların bu şekilde kendi toplum kültürleriyle uyum gösteren
farklı çözüm yolları aramasına ise konvansiyonel tıpta, özellikle psikiyatrik ve
bazı kronik hastalıkların tam bir tedavisinin bulunmayışı, mevcut tedavinin yan
etkilerinin fazlalığı, konvansiyonel tıp tedavisine ulaşmanın fiziki zorlukları ve
teknolojinin gelişmesiyle birlikte tedavi ücretlerinin artması sebep olmuştur.
Ancak geleneksel ve tamamlayıcı tedavi yöntemlerinin çoğu, konvansiyonel tıp
uygulamalarına nazaran, modern bilimsel ve güvenilir araştırma kriterleri ile
araştırılmamış ve kanıtlanmamış uygulamalardır. Geleneksel ve tamamlayıcı
tedavi yöntemleriyle ilgili en temel sorun, her bir uygulamanın savunucularının
genellikle pozitif bilim savunucularını ikna edebilecek şekilde açıklamalarını
bilimsel verilerle doğrulayamamalarıdır. Ancak bu uygulamaların kanıtlanmamış olması bunların yanlış olduğu sonucunu doğurmamalı ve varlığı reddedilmemelidir. Nitekim Sağlık Bakanlığı, yayınlamış olduğu “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği” ile bazı geleneksel ve tamamlayıcı tedavi
yöntemlerini düzenleme gereksinimi duymuş ve böylece ilgili tedavi yöntemlerine hukuki bir zemin hazırlamıştır. Ancak ilgili yönetmelik, geleneksel ve
tamamlayıcı tedavi yöntemlerinin eğitimsiz ve yetkisiz kişilerin elinde suistimal
edilmesini engellemeyi amaçlaması yönünden olumlu bir adım olmakla birlikte,
hukuki yönden eksik hükümler içermektedir. Zira ilgili yönetmelikte, ne uygulanacak yöntemlerin hukuka uygun sayılması için gerekli özel şartlara, ne de
uygulayıcıların hukuki sorumluluklarına ilişkin özel hükümlere yer verilmiştir.
Oysa ki, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları, konvansiyonel tıp uygulamalarından farklı karakteristik özelliklere ve kapsama sahiptir. Dolayısıyla,
daha çok konvansiyonel tıp uygulamalarına ilişkin geliştirilen genel ilkelerin
geleneksel ve tamamlayıcı tedavi yöntemlerine uygulanması halinde, bunların
kapsamı ve yoğunluğu değişiklik gösterebilmektedir. Ülkemizde geleneksel ve
tamamlayıcı tıp uygulamalarına ilişkin olarak literatür ve mahkeme kararları
seyrektir ve özel hukuk kuralları bulunmamaktadır. Bu yüzden, geleneksel ve
tamamlayıcı tıp uygulamalarının temelleri, kapsamı ve sınırları açısından konvansiyonel tıbbi tedavinin genel ilkelerinden yararlanma zorunluluğu hasıl
olmakla birlikte, geleneksel ve tamamlayıcı tedavi yöntemlerinin, konvansiyonel
standart uygulamalara nazaran, farklı özelliklere sahip olması sebebiyle,
hukuka uygunluğu için gerekli özel şartların saptanması ve ilgili yöntemlerin
perspektifine uygun hukuki standartların geliştirilmesi ihtiyacı bulunmaktadır.
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Aydınlatma Yükümlülüğü Tıbbi Standart Endikasyon Komplikasyon Yönetimi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Kasım 2021 |
Gönderilme Tarihi | 19 Şubat 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 23 Sayı: 2 |
Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
TR-DİZİN, HeinOnline, GoogleScholar, Academindex, Sherpa Romeo, Ulrich’s Periodicals Directory ve Asos Index veri tabanlarında taranmaktadır.
Dergimiz 2024 Mayıs sayısından itibaren yalnızca elektronik ortamda yayınlanacaktır.
Dokuz Eylul University Publishing Web-Page
https://kutuphane.deu.edu.tr/yayinevi/
İletişim sayfamız
https://dergipark.org.tr/tr/pub/deuhfd/contacts