Climate
change is a currently global issue having more significant impacts on a
regional basis particularly in developing countries, with serious potential
threats on humankind through the ecosystem services in the future. Considering
climate change is presumably caused by human activity, it is clear that the
role of economic activity is undisputed. It is stated that there will be
experienced an increase in the economic activities due to global population
growth. In particular growth-oriented economies, atmospheric greenhouse gas
level has been increased as a result of fossil fuel consumption and landuse
change due to the economic activities carried out to ensure economic growth and
it is expected more for several decades. Along with the continued economic
growth in a stable manner, to ensure the sustainability of natural resources
has the utmost importance. In other words, assuming that economic growth will
continue unabated, we need to consider the environmental constraints and we
need to make the resources sustainable.
Sustainable
resource use can also be possible through the decoupling of resource use from
economic growth and this concept has been emerging as a concept that should be
considered in the line of global resource flow.
. This study is established on this basis. The article highlights the
importance of decoupling and discusses in every aspect. The difference between
developing and developed countries in terms of decoupling and decoupling
process in the scope of climate change is evaluated by examining how to measure
of decoupling and how it should be monitored.
İklim değişikliği günümüzde tüm dünya üzerinde
etkili olmakla birlikte özellikle gelişmekte olan ülkelerde bölgesel bazda daha
önemli etkilere sahip, gelecekte de ekosistem hizmetleri aracılığıyla insanlığı
ciddi şekilde tehdit etme potansiyeli bulunan küresel bir sorundur. İklim
değişikliğine büyük ölçüde insan aktivitelerinin yol açtığı düşünüldüğünde,
iklim değişikliğinde ekonomik aktivitelerin rolünün tartışılmaz olduğu açıktır.
Küresel nüfus artışına bağlı olarak ekonomik aktivitelerde de artış yaşanacağı
ifade edilmektedir. Özellikle büyüme
odaklı ekonomilerde ekonomik büyümenin sağlanması yönünde gerçekleştirilen ve
nüfus artışıyla birlikte daha da artacağı düşünülen ekonomik aktivitelere bağlı
fosil yakıt tüketimi ve arazi kullanımı değişikliği sonucu atmosferdeki sera
gazı konsantrasyonu artmaktadır ve gelecek birkaç on yılda çok daha artması
beklenmektedir. Ekonomik büyümenin istikrarlı bir şekilde devam ettirilebilmesi
paralelinde doğal kaynakların sürdürülebilirliğinin sağlanması da büyük önem
taşımaktadır. Ekonomik büyümenin hız kesmeden devam edeceğini varsaydığımızda
çevresel sınırlamaların varlığını da dikkate almamız ve kaynakları
sürdürülebilir hale getirmemiz gerekmektedir. Sürdürülebilir bir kaynak
kullanımı da ancak kaynak kullanımının ekonomik büyümeden ayrıklaştırılması
yoluyla mümkün görünmektedir ve bu kavram küresel kaynak akışı paralelinde
dikkat edilmesi gereken bir kavram olarak ortaya çıkmaktadır. Çalışmamız bu temel üzerine kurulmuştur.
Makale, ayrıklaştırmanın önemini vurgulamakta ve ayrıklaştırmayı her yönüyle
ele almaktadır. Ayrıklaştırmanın nasıl ölçüldüğü ve ayrıklaştırma sürecinin
nasıl izlenmesi gerektiği incelenerek, ayrıklaştırma
açısından gelişmiş ülke ve gelişmekte olan ülke farklılıkları ve iklim
değişikliği kapsamında ayrıklaştırma süreci değerlendirilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 5 Nisan 2018 |
Gönderilme Tarihi | 15 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 19 Sayı: 3 |