Each holy book has a very important place in the eyes of its adherents. In this respect, a lot of information has been given, opinions have been expressed and comments have been made about the holy books and texts throughout history. The Qur’an is one of the holy books that went through the same process. As a matter of fact, the Quran informed the prophets about religious, criminal, commercial and moral values, as well as many beings and places beyond the knowledge of man. The news about the unseen was conveyed to people through prophets without any excess or omission. For example, in the Qur’an it is reported that the Prophet went through a process called isra and miraj, that he did not deviate from the right path, that he did not convey what he saw according to his desires, that his heart did not deny what his eyes saw, that his eyes did not wander, and that he did not deviate from his goal (Najm, 53/2-3). Among the places shown to the Prophet, two sacred places called Sidrat al-Muntahâ and Cannat al-Ma’vâ attract attention. Commentators, sciences have made many comments about the placeses; However, it can be said that some of their comments go beyond the tafsir methodology. It has even been observed that some interpretations were influenced by Isra'iliyyat-oriented narrations. It is a consensus that Israiliyyat entered in through such people as generally mentions Ka'b al-Akhbâr (d.32/652-53), Abdullah b. Salâm (d.43/663-64), Wahb b. Munabbih (d.114/732) and İbn Jürayc (d.150/767) is a that it the tafsir books people. The narrations conveyed by these people vary greatly. In this study, the opinions of commentators on Cannat al-Ma’vâ, Sidrat al-Muntahâ and Sidre tree will be discussed.
Tafsir Surat an-Najm Hadith Sidrat al-Muntaha Cannat al-Ma’vâ.
Her kutsal kitabın, taraftarları nezdinde oldukça önemli bir yeri vardır. Bu itibarla tarihte kutsal kitap ile metinler hakkında birçok bilgi verilmiş, görüş belirtilmiş ve yorum yapılmıştır. Kur’ân da aynı süreci yaşayan kutsal kitapların başında gelmektedir. Nitekim Kur’ân itikadî, cezaî, ticarî ve ahlakî değerlerin yanı sıra insanın bilgisi dışındaki birçok varlık ile mekânı peygamberlere bildirmiştir. Yüce Allah, gayb kapsamındaki haberleri, peygamberlere iletmiş, onlar da olduğu gibi insanlara aktarmıştır. Örneğin Kur’ân, Hz. Peygamber’in isrâ ve mirâc diye bir süreci yaşadığını, doğru yoldan sapmadığını, gördüklerini arzularına göre aktarmadığını, gözünün gördüğünü kalbinin yalanlamadığını, gözünün kaymadığını ve hedefinden şaşmadığını bildirmiştir (en-Necm, 53/2-3). Hz. Peygamber’e gösterilen mekânlar arasında Sidretü’l-Müntehâ ve Cennetü’l-Me’vâ diye adlandırılan kutsal mekânlar dikkat çekmektedir. Müfessirler, söz konusu mekânlar hakkında yorumlar yapmış; ne var ki onların bazı yorumları tefsir usûlü metodolojisi dışına çıktığı söylenebilir. Hatta bazı yorumların, İsrâiliyyât eksenli rivâyetlerin etkisinde kaldığı müşahede edilmiştir. İsrâiliyyât’ın genelde Ka‘bü’l-Ahbâr (ö.32/652-53), Abdullah b. Selâm (ö.43/663-64), Vehb b. Münebbih (ö.114/732) ve İbn Cüreyc (ö.150/767) gibi şahıslar aracılığıyla tefsir kitaplarına girdiği konusunda fikir birliği vardır. Bu şahıslardan aktarılan rivâyetler, oldukça farklılık arz etmektedir. Bu çalışmada Sidretü’l-Müntehâ, Cennetü’l-Me’vâ ile Sidre Ağacına dair müfessirlerin görüşleri ele alınacaktır.
Tefsir Allah Kur’ân Hz. Muhammed Cennetü’l-Me’vâ Sidretü’l-Müntehâ.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 28 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 24 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 27 Sayı: 1 |
Bu dergide yayınlanan tüm çalışmalar, Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License kapsamında lisanslanmıştır.