Jean Genet’nin acıklı bir yaşam hikayesi vardır. Herşeyden önce bir ailesi yoktur ve yetimhane arşivindeki hastane kayıtlarına gore babası belli değil. Fahişelik yapan annesi onu yetimhaneye bırakır. Sonra kayıplara karışır ve görünmez olur. Akıbeti hakkında hiçbirşey bilinmiyor. Yetimhane çocuğu olarak kırsal bir köye gönderilir. Diğer yetim çocuklara göre daha rahat bir aileye verilmesine karşın bu köyde yetimlere yapılan şiddet eylemlerinin tanığı oldu. Zorunlu yetim giysileri ve köylülerin hakaret dolu sözleri ve ağır işler gibi birçok şiddete maruz kaldı. Bir yetimhane çocuğu olarak, ilk okuldan sonra zorunlu olarak sevmediği bir okula gönderildi. Sevmediği bu okuldan kaçtı. Polis tarafından yakalandı. Polisin her yakalamasından sonra tekrar kaçtı. Metray hapisanesine koyuldu. Toplumda bir suç breyi haline geldi. Paris sokaklarında sayısız kötülük yaşadı. Bir suç toplumunda sefalet içinde yaşadı. Sokaklarda her türlü suçu işleyen bir suç makinesi oldu. « Hırsızın günlüğü » adlı kitabında kaleme aldığı utanç duyduğu fahişelik ve hırsızlık gibi suçları işledi. Birçok kez hapse girdi. Daima bir aile, bir anne, bir baba özlemi çekti özellikle ahlak kurallarının hüküm sürdüğü bir toplum, bir ülke özlemi yaşadı. Eserlerini hapisanede yazdı. Kendisini suça iten suç toplumunun kötü yanlarını kaleme aldı. Emperyalist katillerin peşine düştü. Mazlum milletlerin yanında yer alarak onların problemlerini yazdı. Otel odasında katledilmiş olarak bulundu
Jean Genet a une histoire de vie pitoyable. Tout d’abord il n’a pas de famille et son père est inconnu suivant les registres de l’hôpital dans l’archive de l’Asistance Publique. Sa mère, qui fait la prostitution, l’abandonne en délivrant à L’Asistance Publique. Puis elle est perdue et invisible. On ne sait rien de son destin. Il est envoyé à un village rural comme pupille. Même s’il est donné à une famille bien aisé par rapport des autres pupilles il est devenu le témoin des violences aux pupilles dans ce village. Il a été soumis à de nombreuses violences par des villageois soit par les habits obligatoires de pupille, soit par les paroles et des travaux dures des paysans. Étant un enfant de pupille, il a été envoyé de force à la flèche il ne voulait pas aller après l’école primaire. Il a fui de cette école qu’il n’aimait pas. Il est accueilli par l’agent de police. Il a fui de nouveau chaque fois que l’agent de police l’a accueilli de la rue. Il est mis dans la prison de Metray. Il est devenu un individu des crimes dans la société. Il a vécu de plusieurs méchancetés dans les rues de Paris. Il a vécu dans la misère dans une société criminelle. Il est devenu une machine qui fait tous les crimes dans les rues. Il a commis les crimes de la honte comme le vole et la prostitution qu’il a rédigés dans son œuvre intitulée « le Journal d’un Voleur ». Il est entré plusieurs fois dans la prison. Il a toujours de la nostalgie d’une famille, d’une mère, d’un père, surtout d’une société et d’un pays où existent les règles morales. Il a écrit ses œuvres dans la prison. Il a rédigé les côtés méchants de la société criminelle qui le poussent à faire des crimes. Il a suivi les meurtriers impérialistes. Il a écrit les problèmes des nations oppressées en prenant place à coté d’elles. Il a été trouvé tué dans sa chambre d’hôtel.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 20 |
Dicle University
Journal of Social Sciences Institute (DUSBED)