916 yıl boyunca kilise olarak hizmet veren Ayasofya kilisesi İstanbul’un fethinden sonra 1453’te camiye çevrilmiştir. Bu tarihten sonra Ayasofya kilisesinde İslam inancına uygun düzenlemeler yapılmıştır. Bu kapsamda sanat değeri yüksek olan haç ve insan figürü barındıran mozaiklerin de üstleri kapatılmıştır. Ancak, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti döneminde, 1931 yılında Ayasofya Camisi’nin müzeye dönüştürme sürecinin ilk aşaması olan, mozaiklerin tekrar gün yüzüne çıkarılması süreci başlatılmıştır. İlk olarak Amerika’daki Bizans Enstitüsü (The Byzantine Institute of America) kurumu 1931 yılı içinde Türkiye’ye mozaiklere yönelik çalışmalar için başvurmuştur. Talep, dönemin hükümeti CHP tarafından olumlu karşılanmıştır. Enstitü Müdürü olan Thomas Whittemore’a bu çalışma için 7 Haziran 1931 tarihinde izin verilmiştir. Whittemore, başkanlığındaki uzman heyet hazırlıklarını tamamlamasından sonra 6 Mart 1932 tarihinde çalışmalarına başlamıştır. Çalışma süresi her yıl yazın başında başlayıp kışa yakın sonlandırılacak şekilde planlanmıştır. Ancak, bu süreçlerde, Ayasofya’daki mozaikler çok ince birer tabaka teşkil etmesinden dolayı yapılan çalışma sırasında sıva ile birlikte yere dökülmesi tehlikesi vardı. Bu yüzden mozaikleri temizleme işi son derece dikkat ve itina ile yapılmıştır. Çalışmalar II. Dünya Savaşı’nın olumsuz şartlarına rağmen devam etmiştir. Ayasofya, bu çalışmalar devam ederken, sürecin ikinci aşaması olarak 1935 yılında müzeye dönüştürülmüştür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 26 Ekim 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 26 Ekim 2022 |
Gönderilme Tarihi | 19 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 31 |
Dicle University
Journal of Social Sciences Institute (DUSBED)