olmaktadır. İnmenin akut tedavisinden sonra yapılan medikal tedavi ve girişimsel müdahalelerin amacı rekürrensin engellenmesidir. Literatürde rekürren iskemik inmede yeni tanı atriyal fibrilasyon ile kronik atriyal fibrilasyonun rolleri konusunda çalışma kısıtlıdır. Bu çalışmanın amacı, rekürren iskemik olay geçirmiş hastaların klinik ve demografik özelliklerinin incelenmesi ve atriyal fibrilasyon varlığı ve tanı zamanına göre hasta özelliklerinin karşılaştırılmasıdır.
Yöntemler: 2018- 2020 yılları arasında rekürren iskemik inme/ geçici iskemik atak (GİA) geçirmiş, 18 yaş ve üzeri hastalar çalışmaya alınmıştır. Hastaların retrospektif olarak demografik özellikleri, eşlik eden hastalıkları, önceki iskemik inme/GİA zamanı, rekürrens anında antiaggregan/antikoagülan kullanım durumları, manyetik rezonans görüntülemede enfarkt yerleşim alanları, büyük damar stenoz varlığı araştırıldı.
Bulgular: Çalışmaya rekürrren inme tanımına uyan 40 hasta alındı. Rekürrense kadar geçen ortalama süre 30,36 ay saptanmış, bu sürenin 180 aya kadar uzayabildiği gözlenmiştir. Hastaların yaş ortalaması 72 yaş (45-93 yaş arası) idi. Hastaların %62,5’unda atriyal fibrilasyon saptandı. Hasta yaşı kronik AF’si olanlarda, rekürrens sonrası yeni tanı AF’si olan ve AF saptanmamış hastalara göre istatiksel olarak daha yüksekti.
Sonuç: Rekürren iskemik inme/GİA hastalarında yüksek oranda AF saptanmıştır. Ancak yeni tanı AF oranı, literatürde ilk inme sonrası verilen oranlara benzerdir. Çalışmamız, kronik AF zemininde rekürren inme geçiren hastalar ile rekürrens sonrası AF saptanmış ya da hiç AF saptanmamış hastaları karşılaştırması açısından değerlidir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Yazıları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Mart 2022 |
Gönderilme Tarihi | 22 Kasım 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 49 Sayı: 1 |