Çevremizdeki dünyayı adlandırma, nesnelere anlam kazandırma konusu dil biliminin, daha özel olarak da anlam bilimin içinde değerlendirilmektedir. Dil denilen olgu, varlığı önce insan zihninde kavramsal olarak canlandırdığı gibi, onu bir anlamda temsil de etmektedir. Dil, gerçekliği anlamlandırıp, biçimlendirdiği gibi onu ifşa etmeye de zorlar. Dilin yazılı olarak belirdiği ve işlendiği bir alan olarak edebiyat, gerçekliği anlamlandırmayı ve canlandırmayı estetik bir biçimde yapmasıyla öne çıkar. Dil bilimcilere göre, “ötekileştirme” sorunu kendimizi ve bizim dışımızdakileri adlandırma ve bunun ötesinde anlamlandırma konusu olduğu için “ayrımcılık” alanında kullandığımız kelimelerin anlam bilimi içinde değerlendirilmesi gerekir. “Ötekileştirme” ve “ayrımcılık” olgusu, daha çok edindiğimiz dil felsefesiyle gerçekliğe ve insan davranışına yönelik bir tavır olarak kendini gösterir. Bu nedenle ayrımcılık konuları dil felsefesi, edebiyat ve eğitimin iç içe geçtiği bir alan olarak disiplinler arası çalışmayla ele alınabilir. Sözlü destan anlatıcılarının aktardıkları hikâyelerden başlayarak günümüz çağdaş edebî metinlerinde “ötekiler”, kelimelere yakalanarak, kelimeler aracılığıyla aktarılarak ya da fikir ve diyalog için bir hareket noktası görevi üstlenerek görülebilirler. Türk destanlarında “yabancı” konusunun nasıl yer aldığını ortaya koymak kültürümüzün derinlerinde yatan dil felsefesini belirlemek açısından önem taşımaktadır. Bu yaklaşımla bütün Türk destanları olmasa bile modernleşmenin çok az etkisinde kalmış Yakut Türk destanlarının bu açıdan ele alınması bu makalenin çalışma konusu olacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dil Çalışmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 11 Sayı: 20 |